UİD-DER’li işçiler olarak, grev ve direniş alanlarında işçi kardeşlerimizle dayanışmaya ve sendikalara destek olmaya gidiyoruz. Birçok işçi yapılan bu destek ve ziyaretlerden büyük heyecan ve mutluluk duyuyor. Fakat zamanla grev veya direniş mücadelelerinin uzamasıyla işçiler arasında moral bozukluğu ve hayal kırıklığı yaşanmaya başlanıyor. Dayanışma ve ortak mücadeleye omuz vermeye gelen diğer işçi örgütleri de bu olumsuz yansımadan paylarına düşeni alıyorlar.
Grev ve direniş yerlerinde mücadelenin yürütücüsü olan sendikalar ile diğer işçi örgütleri veya devrimci çevreler arasında da çoğu kez anlaşmazlıklar beliriyor. Öyle ki sendikalar, diğer işçi örgütlerinin işçilerle konuşmasına, yayınlarını vermesine, etkinliklerine ve eylemlerine çağırmasına dahi engel oluyorlar. Pek tabii işçilere “konuşmayın”, “gitmeyin”, “almayın” türü uyarılar üstü kapalı, imalı konuşmalarla yapılıyor. Sendikalar yürüttükleri mücadeleye yapılan destek veya eleştirileri “dışarıdan” müdahale olarak algılatıyor ve ortak mücadeleden kaçışın bahanesi olarak kullanıyorlar.
Mücadele dönemleri, işçi örgütlerinin kendileri hakkında söylediklerinin ne kadar doğru olduğunu ortaya çıkaran dönemlerdir. Böylesi dönemlerde kimin mücadeleden yana kimin mücadeleden uzak olduğu ayan beyan ortaya çıkar. İşçiler kendi örgütlerini ve liderlerini iyice tanımış olurlar.
Grev ve direniş mücadelelerinde işçi örgütlerinin işçilerle ve sendikalarla yaşadıkları bu ve benzeri sorunların aşılması zorunludur. İçinde bulunduğumuz dönem mücadelelerin yoğunlaşacağı bir dönemdir. Patronların düzeni, işçilerin, sendikaların ve diğer işçi örgütlerinin bir araya gelmesine zaten engeller çıkartıyor. Mücadelelerimizi güçsüzleştirmek, zayıflatmak ve moral bozukluğu yaratmak için her yol ve yöntemi deniyorlar. Buna karşın ortak amaçlar etrafında verilecek kararlı mücadele bizi güçlendirecek, parçalanmalar ise bizleri zayıflatacaktır.