Ben Habaş A.Ş.’de çalışan bir işçiyim. Fabrikamızda çalışan arkadaşımıza gelen bir haber hepimizi hem endişelendirdi hem de çok üzdü. Bu arkadaşımız ameliyat olacak bir hastaya kan vermeye gidiyor. Aradan iki ay geçtikten sonra geçtiğimiz gün telefonla aranıyor ve “sende Hepatit C var” denilerek hastaneye çağırılıyor. Bunun üzerine arkadaşımız canı sıkkın bir halde, gerçekten böyle bir hastalığım var mı acaba diye test üstüne test yaptırmaya başladı.
Oysa bizler her ay ödediğimiz en az 105 TL’lik sigorta primlerimiz karşılığında sağlığımız için gerekli birkaç testi düzenli olarak yaptırabilseydik, bu tür hastalıkları erkenden teşhis edebilme şansımız olurdu. Fakat bütçede açık verdiği gerekçesiyle devlet, Sosyal Güvenlik Kurumunun bu ve benzeri birçok harcamayı kısmasını istiyor. Bu bizler için, birçok testi yaptıramamak, birçok ilacı alamamak anlamına geliyor. Her ay aldığımız üç kuruş maaşın 105 TL’sini SGK’ya verip, karşılığında ise ancak sınırlı sağlık alabiliyoruz.
Arkadaşlar, tüm bunların nedeni, bu devletin patronların devleti olmasıdır. Tam da onun için, bizden zorla topladığı vergileri silahlanmaya, istihdam yaratma bahanesiyle patronlara kredi olarak vermeye ya da krizde zarara giren patronlara yardım etmeye harcıyor. Bizler hastaymışız, ölmüşüz, umurlarında değil. Onun için daha fazla geç kalmadan birlik olmalı, hepimizin ihtiyacı olan sağlık hakkını parasız hale getirmek için mücadele etmeliyiz. Bunun yolu patronların sistemi olan kapitalizme karşı örgütlenmekten geçer.