
İçinde yaşadığımız dünyada zenginlerin yani patronlar sınıfının nelere sahip olduklarını görebilmek zor olmasa gerek. Servetleriyle neredeyse sahibi olmadıkları ve tatmadıkları yiyecekler, giyecekler, evler, arabalar, bunun yanı sıra eğitimi, teknolojiyi, sanatı, alamadıkları hiçbir şey yok. Peki ya daha güneş doğmamışken sabahın erken saatlerinde sıcak yatağımızdan kalkıp işe yetişebilmek için yola çıkan ve fabrikalarda üç kuruşa hayatı üreten biz işçilerin neyi var? Kiracısı olduğumuz ve soğuk havalarda ısıtamadığımız evimiz, boş buzdolabımız, biten tüpümüz, mahallemizdeki bakkala olan veresiye borcumuz, bir de cebimizde aybaşına kadar yettirmek zorunda olduğumuz üç kuruş var. Tüm bunlara bir de içinde yaşadığımız sistemin krizi ve patronlar sınıfının her koşulda devam eden saldırıları eklenince, var olan yoksulluğumuzdan sefalet koşullarına itiliyoruz. Evet, onun içindir ki UİD-DER’li işçiler olarak sabahın erken saatlerinde Osmangazi tren istasyonu ve Feniş durağından işe gitmekte olan işçi arkadaşlarımıza derneğimizin aylık çıkan İşçi Dayanışması bülteni ile sesleniyoruz. Bu sese kulak verelim! Patronlar sınıfının her koşulda devam eden saldırılarına karşı UİD-DER çatısı altında işçi sınıfının örgütlü mücadelesini örelim! Çünkü kaybedecek bir şeyimiz yok. Kazanacağımız koca bir dünya var.
geze_dagitim.jpg [1]

İşçi Dayanışması oku, okut, örgütlen, örgütle!