Geçen gün başımdan bir olay geçti. Ben Esenler’de oturuyorum. Akşam okuldan eve gelirken çok güvenli şehrimizde beni gasp ettiler. Ana caddede korkusuz iki tane sokak çocuğu 15 liramı aldılar. 15–20 dakika onlarla anlaşmaya çalıştım. Ama nafile, bıçağı dayadılar ve kaç paran var diye sordular. Önce param yok dedim. Onlar inanmayıp ellerini cebime atmaya çalıştılar. Cebimde telefonum olduğu için onlara parayı vermek zorunda kaldım. Aksi takdirde cep telefonumu da alacaklardı. Bu olayın üzerine kendime yediremediğim için ağladım. Çünkü 15 lira benim bir haftalık okula gidiş yol paramdı.
Ama onlara da kızamıyorum. Çünkü annesi-babası ölmüş ve sokaklarda yaşıyorlardı. Hani din adamlarının tabiri ile kader onları vurmuştu. Anne-babasız sokak kültürü ile büyüyen, hayatta kalmak için çabalayan iki çocuk. Aslında, siz de iyi biliyorsunuz ki onların o halde olmasının nedeni kader değil kapitalist sistemin pisliğiydi. O gün ant içtim, bu sistemin kökünü kazıyacağım, ölümüm pahasına mücadele edeceğim. Çünkü benim de kaybedecek hiçbir şeyim yok zincirlerimden başka. Bunun için dostlar UİD-DER çatısı altında örgütlenelim, birlik olalım. Mücadeleye her gün yeni birini katalım, yeni bir mücadele dostu edinelim. Yaşasın UİD-DER, Yaşasın İşçilerin Uluslararası Birliği!