Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği sitesinde yayınlanmıştır (https://uidder.org)

Anasayfa > İşyerlerinden > Çeşitli sorunlar > Farkına Varmak!

Farkına Varmak!

Gebze’den bir grup metal işçisi

08.03.2009

Merhaba işçi arkadaşlar. Biz metal sektöründe çalışan işçileriz. Sendikasız bir işyerinde çalışmaktayız. Çalıştığımız işyerindeki sorunları sizlerle paylaşmak istiyoruz. Biliyoruz ki bu anlatacağımız sorunları birçoğumuz işyerlerinde yaşıyoruz.

Bizim çalıştığımız işyerinde, ekonomik krizi bahane ederek maaşlarımızı parça parça ya da kesintili bir şekilde veriyorlar. Bu zor şartlarda çalışarak aldığımız üç kuruşu da biz işçilere zehir ediyorlar. Krizin etkisiyle birçok işçi arkadaşımız kapının önüne kondu ya da kendi isteğiyle çıktı. Patron işçilerin kıdem tazminatını vermemek için işyerinde sudan bahanelerle üstlerine gitti.

Çalışma ortamımızda hiçbir güvenlik önlemi alınmıyor, zor şartlar altında çalıştırılıyoruz. Bazı işçi arkadaşlar (vardiya sorumluları), patrona karşı herhangi bir durum olduğunda rahatsızlığımızı dile getirmek istesek, hemen biz işçilere karşı patronun savunuculuğunu üstleniyorlar. Anlayamıyoruz şunun farkına nasıl varamadıklarını, patron için o mevkide hangi kişinin olduğu önemli değil, asıl önemli olan kârına kâr katmak için işi yürütebilmek. O, vardiya sorumlularını kullanarak bizleri şu yanılgıya düşürüyor: patron “iyi” aslında ama şu amir var ya asıl o “kötü”. Oysa birçoğumuz patronu ya hiç görmemişizdir ya da sadece ismini duymuşuzdur.

Geçenlerde işyerinde bir işçi arkadaşla vardiya sorumlusu arkadaş tartıştılar. İş olmadığı ya da az olduğu halde bizlere durmadan şunu yapın, bunu kaldırın, neden bu böyle olmuş diye fırça atıyor. Birçoğumuz ilk zamanlarda işten çıkarılma korkusuyla hareket ettiğimizden sessiz kalıyorduk. Ama bu durum dayanılmaz hale gelmişti. Bir gün vardiya amiri yine aynı şekilde söylenmeye başladı. Biz işçiler de hep beraber tepki gösterdik, üstüne yürürken bir işçi arkadaş araya girdi. Sonra olay yatıştı. Araya giren işçi arkadaş bizlere bunun çözüm olmadığını anlattı, gerekirse bu da olur ama zamanı değil dedi. Yukarıdaki satırlarda yazdığımız şeyleri bize anlattı. Suçlunun patron olduğunu söylüyordu bizlere. Uzun uzun anlattıktan sonra hakikaten kavramaya başladık. Kavga etseydik o anda birçoğumuz tazminatımızı alamadan kapı dışarı edilecektik, patronun istediği de bu değil miydi! Ama ne olursa olsun hep beraber vardiya amirinin üstüne gittiğimizde yüzündeki korkuyu görmeye değerdi. Vardiya sorumlusu bu olayı patrona anlattıktan sonra karşımıza çıkan patron, “işinize gelirse çalışın, işinize gelmezse kapı dışarı” dedi.

Bu durum ne kadar daha böyle sürer bilmiyoruz. O günden sonra birçoğumuz şunun farkına vardık. Bizler yıllarca patron için gecemizi gündüzümüze katarak çalıştık. Hep kazanan o oldu, biz işçilerse yaşanan krizle beraber kapının önüne konuluyoruz. Biz işçiler yaşanan bunca şeyi hak etmedik. Geç de olsa asıl kötü adamın patron olduğunu anladık. Vardiya sorumlusu işçi arkadaşımız patron tarafından kullanılıyordu. Ona ve onun gibilere buradan seslenmek istiyoruz: Birazcık onurun varsa kullanılmış bir mendil gibi kapının önüne konmadan durumun farkına var!

Bizler aynı değil miyiz? Arkadaşlar, düşünsenize birbirimize ne kadar çok benziyoruz. Bizler de bütün işçiler gibi sömürülüp, sefalet koşullarına itilip, ekmek parası için emeğimizi satmıyor muyuz? Bizlerin bilmediği çok şeyler var ama en azından bu satırları yazacak kadar bir şeyler öğrendik. Biz işçilerin düşmanı patronlardır. Biz işçiler birleşmeli ve patronların sorumlusu olduğu bu krizin faturasını ödememeliyiz. Bu mektubu yolladığımız İşçi Dayanışması bülteninde “işçilerin krize karşı talepleri ne olmalı” diye bir yazı vardı. Bu yazı bize de sorunlarımızı ve yaşadıklarımızı diğer işçi kardeşlerimizle bu bülten aracılığıyla paylaşmamız gerektiğini düşündürdü. Bu yüzden bu mektubu yazdık. Taleplerimiz aynı: İşten atılmalar durdurulsun, iş saatleri kısaltılsın, herkese iş!

  • Çeşitli sorunlar [1]

Kaynak URL: https://uidder.org/fark%C4%B1na-varmak?qt-diger_makaleler=0

Links
[1] https://uidder.org/taxonomy/term/260