Mersin limanında çalışan işçilerin işten çıkarılmasıyla tüm ailelerde olduğu gibi bizim evimizde de geçim sıkıntısı başladı. Sendika nedir bilmezken, şimdi sendikalı olmak için direnen babamla pek çok şey öğrendik.
Atılan işçilerin eşleriyle, anneleriyle, kundaktaki bebeklerle, tüm çocuklarla direnişe, eylemlere, mitinglere katılıyoruz en ön sıralarda. Babam da sahip olması gereken hakları burada öğrendi, bunu uygulamak, korumak için mücadele veriyor. Bu hakları için diğer işçi arkadaşlarıyla birlikte direniyor. Ve bize ilerde çalıştığımızda nasıl mücadele etmemiz gerektiğini gösteriyor. Ben de daha önce mücadele etmeyi bilmezken, şu anda 5 kardeşimle beraber, işçilerle birlikte yumruğumu sıkarak, bağırarak destek veriyorum. Okuduklarımla dinlediklerimle öğrendim ki, her şeyi üreten babam gibi işçiler olmasına rağmen, üretilenleri sahiplenenler patronlardır.
Bu direniş sadece hak almayı öğretmedi bana, hayatımı da değiştirdi. Liseye gitmem gerekirken maddi sıkıntılar yüzünden okulu bırakıp çalışmaya başlamıştım. Sonra kriz beni de vurdu, şimdi iş bulamıyorum. Direniş alanına gelen öğrenci ablaları ağabeyleri gören babam beni seneye okula yazdırmaya karar verdi. Hakkını arayan, öğrenen, öğreten, babam gibi işçilerin yanında olan bir öğrenci olacağım artık. Şu anda direniş büyüyerek sürüyor. İşçiler haklarını birlikte güçlüce bağırarak, haykırarak ve artan desteklerle birlikte mücadele ederek kazanacaklar. Bir kez daha görüyorum ki direnişler bize birçok şey öğretti. Hep birlikte mücadele etmeyi öğrenmek için hak aranan her yerde olmalıyız.