Ukrayna’nın en büyük ve en eski fabrikalarından olan ve tarım makineleri üreten Kherson fabrikasında çalışan 300 işçi, 3 Şubatta yönetim binasını işgal etti. Fabrika güvenliği fazla direnç göstermedi. Geçtiğimiz yılın Eylül ayından bu yana ücretleri ödenmeyen işçiler, birikmiş ücretlerinin ödenmesini, patronun banka hesaplarının dondurulmasını ve fabrikanın devletleştirilmesini talep ediyorlar. Başta grevdeki Lvov otobüs fabrikası işçileri olmak üzere pek çok fabrikadan işçiler, dayanışma amacıyla Kherson fabrikasına geldiler. Fabrika bütünüyle direnişçi işçilerin oluşturduğu işçi konseyinin denetimine girerken, giderek artan sayıda işçi de işgale destek amacıyla fabrikanın dışında dayanışma eylemlerine katılıyor.
Yapılan son görüşmelerde patronlar fabrikanın üretime devam edip etmemesini umursamadıklarını belirtmiş, Eylülden bu yana ödenmeyen ücretleri ödemeye yanaşmamışlardı. Bunun üzerine işçiler Ocak ayından itibaren iki hafta boyunca çeşitli eylemler örgütlemişler ve kent merkezinde yapmak istedikleri protesto yürüyüşüne izin verilmemesi üzerine fabrikanın yönetim binasını işgal etmişlerdi.
Fabrikanın kapanması durumunda 1300 işçi işini kaybedecek. Bu yüzden işçiler fabrikanın patronlara bedel ödenmeksizin devletleştirilmesini, birikmiş ücret alacaklarının da derhal ödenmesini talep ediyor. İşçi konseyinin yayınladığı bildiride, şayet sorun çözülmezse ailelerini açlıktan ve soğuktan korumak için çok daha radikal eylemlere girişecekleri, fabrikanın kapanması durumunda binden fazla insanın işsiz kalacağı ve tarım aletlerinin yurt dışından ithal edilmesinin gerekeceği vurgulanıyor.
İşçi Konseyi Başkanı Şapinov, Kherson kenti valisi ile görüştüklerini, görüşmede valinin çözüme yönelik somut bir öneri ortaya koymadığını, işçilerin ise sonuna kadar mücadeleye hazır olduğunu belirtiyor.
Kapitalizmin krizi Ukrayna ekonomisini feci bir yıkıma sürüklüyor. Son birkaç ay içerisinde sınai üretim üçte bir oranında azaldı ve halen azalmaya devam ediyor. Ekonomi yıkıma uğrarken, patronlar köşelerine çekilip fırtınanın durulmasını beklemeyi tercih ediyorlar. Ancak işsiz kalan milyonlarca işçinin böyle bir lüksü yok. Bir yanda milyonlarca işçi ve emekçi iş ve ekmek talep ederken, patronlar sınıfı kârsız ya da riskli buldukları için üretimi durduruyor, halkı işsizliğe ve yokluğa sürüklüyor. İşte bu yüzden işçiler, kapanan fabrikalara el koymakla işe başlayıp, üretimi ve tüm ekonomiyi işçi ve emekçilerin ihtiyaçları doğrultusunda planlamayı hedeflemek durumundalar. Bunun yegâne yolu ise, işçi konseylerinde birleşecek milyonlarca işçinin siyasi iktidarı eline alması ve bu akıldışı, anarşik, insanı değil kârı esas alan kapitalist sömürü düzenine son vermesidir.