
Windsor’daki otomotiv parçaları üreten Aradco fabrikası, 17 Mart akşamı işçilerce işgal edildi. 19 Martta yüzlerce işçi, içerideki işçilerle dayanışmak üzere fabrika önünde eylem yaptı.
Aradco fabrikasının 90 işçisi, ana firma Catalina’nın, işçilerin kıdem tazminatlarını, izin paralarını ve diğer haklarını ödemeden fabrikayı kapatıp işçileri işten atmasından 1 hafta sonra, fabrikanın kontrolünü ele aldı.
Otomotiv parçaları üreten tedarikçi firma, üretiminin %99’unu Chrysler için yapıyor. Chrysler, ödemeler konusundaki bir anlaşmazlık üzerine tedarikçi Catalina ile sözleşmesini feshedip, tazminat olarak araç ve ekipmana derhal el koymak üzere mahkeme kararı çıkarttı. Bu yüzden işçiler, Aradco ve yan firma olan Aramco fabrikalarındaki malların ve araç-gerecin fabrika dışına kaçırılmasını önlemek için günlerce toplu halde gözcülük yaptılar.
İki fabrikadan toplam 100’ün üzerinde işçi ve etraftaki otomotiv fabrikalarından destek veren işçiler mahkeme kararına karşı çıkarak, Chrysler’in kamyonlarının ve güvenlik görevlilerini taşıyan araçların fabrikaya girişini engelleyerek fabrikayı kuşatma altına aldılar. Nihayet 17 Mart akşamı saat 18’de bir grup işçi fabrikayı işgal edip çatıya çıktı. Kapıları kilitleyen işçiler, toplam tutarı 1 milyon 700 bin dolar olan ihbar ve kıdem tazminatları ödenmeden fabrikayı terk etmeyeceklerini açıkladı. Fabrikanın alarmının çalması üzerine gelen polislerin fabrikaya girmesini ve işgalci işçilere müdahale etmesini ise fabrika önünde işgalin güvenliğini sağlamak için bekleyen işçiler engellediler.
Bu mücadele, 220 bin kişinin yaşadığı bir ağır sanayi kenti olan Windsor’da işçiler arasında geniş yankı uyandırdı. İşgalin ertesi günü fabrika önünde gerçekleşen yürüyüşe 500’den fazla işçi katıldı. Eyleme Chrysler’in kapatılması düşünülen başka bir fabrikasının işçileri de destek verdi.
Chrysler başkanı Tom LaSorda ise, eğer işçiler ücretlerinin %25 oranında düşürülmesini kabul etmezlerse, hükümet de 2-3 milyar dolarlık bir kredi temin etmezse, Kanada’daki tüm fabrikaları kapatacaklarını ve üretimi başka ülkelere taşıyacaklarını açıklayarak hem işçileri hem de hükümeti açıkça tehdit etti. Chrysler, Windsor ve Brampton başta olmak üzere Kanada’nın değişik yerlerindeki fabrikalarda 9400 işçi çalıştırıyor. Chrysler için parça üretimi yapan fabrikalarda ise on binlerce işçi çalışıyor. Şayet üretimin tamamı Kanada dışına taşınırsa bu işçiler işlerini kaybedecekler.
Chrysler işgalden bir gün önce işçilerin kuşatmasını kaldırmak üzere işçilere 205 bin dolar teklif etmişti. Sendika işçilere, bu teklifin makul olduğunu, daha iyi koşullarda anlaşma sağlanamayacağını telkin etmişti. Sendikanın bu uzlaşmacı tutumuna rağmen, yapılan oylamada işçilerin %64’ü böyle bir anlaşmayı reddetti. İşgalci işçiler, haklarını elde edebilmek için fabrikanın mal varlığını ele geçirmenin zorunluluk olduğunu, aksi takdirde aldatılacaklarını biliyorlardı. Çünkü şirket iflas ettiğini ilan ederse, bankalar ve diğer finansörler firmanın mal varlığına el koyacaktı. Mücadeleye devam diyen işçilerin kararlılıkları Chrysler’e geri adım attırdı ve daha önceki teklifini iki kat arttırarak işçilere 400 bin dolar vermeye razı geldi. Bunun üzerine işçiler işgale son verdiler.
Kanada’daki otomotiv işçilerinin örgütlü olduğu sendika (CAW) işçilerin iş güvencesini sağlamak üzere hiçbir adım atmazken, sendika bürokratları işçilerin işten atılması ile ilgili soruları “piyasa ekonomisini kontrol edemeyiz” diyerek geçiştiriyor. Kanadalı otomotiv işçileri bir yandan Chrysler’e ve yan sanayi fabrikalarının patronlarına karşı mücadele ederken diğer yandan da sendikaların tepesine çöreklenen bürokratlarla uğraşmak zorunda kalıyor. Fabrikaların başka ülkelere taşınması meselesi ise tüm işçilerin yüzüne şu gerçeği bir kez daha vuruyor: İşçi sınıfı mücadelesi uluslararası bir mücadeleyi zorunlu kılmaktadır. Dev tekellerin sınıfımıza yönelen tehditlerini alt etmek için uluslararası işçi dayanışmasını ve mücadelesini geliştirmekten başka yol yok.