Daha düne kadar çok sık şahit olduğumuz bir şey vardı. Burjuvazi ve onların çanak yalayıcıları, televizyonlarda çıkıp boy gösterir, hangi mekânlara takıldıklarını, ne yediklerini övünerek anlatırlardı.
Üzerlerindeki elbiseler neredeyse biz işçilerin birkaç aylık ücreti demekti. Hangi ünlünün bilmem nerede kaç yalısı, bilmem nerede gayrimenkulü olduğundan, tatil köylerinden bahsedilir, işçi sınıfından gasp ederek elde ettikleri şeyleri böbürlene böbürlene anlatırlardı. Biz işçiler gece gündüz demeden çalışıp çabalarken, aldığımız üç beş kuruş ücretle zengin olma hayalleri kurarken bize şükretmeyi öğütleyenler ne var ne yok ceplerine ya da midelerine indiriyorlardı. Onlar açık arttırmalarda birbirlerine caka satabilmek için milyarlarca lirayı bir tabloya verirken, biz yine ay başını nasıl getiririzin hesabını yaptık hep. Aşırı üretim ve patronların kâr hırsı yüzünden patlak veren ekonomik kriz sonucu, sanki bu krizi biz yaratmışız gibi patronlar yine bizim haklarımıza saldırıya giriştiler. O çok sevdikleri yasaları dahi takmadan tüm kazanımlarımızı iç etmeye başladılar. Yani daha düne kadar servetleriyle övünenler, bol bol reklâm yapanlar, bugün ne hikmetse bunu dile getirmekten kaçınıyorlar. Oysa biz unutmadık o görgüsüz burjuvaların bir bardak şarap zıkkımlanmak için bir işçi maaşı ödediklerini. Şimdi de çıkıp bizlere krizin faturasını yıkma çabası içindeler.
Biz işçiler fabrika tuvaletlerinde dinlenirken, ayakta uyuklarken, bizi sömürenlerin sefa sürdüğü günleri unutmadık. Ve biz işçilerin haklarına nasıl saldırdıklarını, kendi kâr hırsları yüzünden bizim geleceğimizi hiçe saydıklarını unutmadık. Unutmayacağız, unutturmayacağız. Bu yaşanan ekonomik krizde tabii ki yıllardan beri bizi böcek gibi gören patronların yanında değil tam karşısında olacağız.
Yaşasın işçilerin uluslararası mücadele birliği!