Sağlık Bakanlığı Nisan ayının ilk haftasında yaptığı resmi açıklama ile işyerlerinde kot beyazlatma işleminde kullanılan “kum” ve türevlerine “yasak” getirdi. Ancak bu yasağın uygulanması için Çalışma ve Adalet Bakanlığının da devreye girip gerekli düzenlemeleri yapması gerekiyor. Tedavisi mümkün olmayan silikozis hastalığına yakalanmış 5 bin işçi olduğu tahmin ediliyor. İnsanın bakanlığa sorası geliyor “daha önce neredeydiniz” diye. Onca insan hastalanıp öldükten sonra mı aklınız başınıza geldi?
Kot kumlama işçileri aylardır yaptıkları eylemlerle kumlama işleminin yasaklanmasını, ruhsatsız atölyelerin kapatılmasını, hastalığa yakalanan işçilerin tedavi edilmesini talep ediyorlardı. Sigortasız çalışan işçiler sigorta ve sendika istiyorlardı. Uzun zaman hükümet işçilerin bu taleplerine karşı sağır ve dilsizi oynadı. Kot işçileri dernekler vasıtasıyla örgütlenmeye ve seslerini duyurmaya başladıktan sonra, nihayet hükümet bir adım attı. Bu da gösteriyor ki mücadele etmeden hiçbir hak kazanılmıyor.
Ancak bu yasak bizleri rehavete sürüklememeli. Sigortalı çalıştırma bir zorunluluk, sendikalaşma ise bir hak olduğu halde hiçbir patron gönül rızasıyla bu yasal haklardan işçilerin yararlanmasını istemez. Tersanelerde neredeyse her ay bir işçi basit önlemlerin alınmaması nedeniyle katlolurken, konulan yasakların hiçbir değeri olmuyor. Biz işçiler işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin gerektiği gibi alınmasını ancak örgütlü mücadelemiz sayesinde garanti altına alabiliriz. Yasalara işçiler lehine düzenlemeler sokmak ve bu düzenlemelerin işyerinde takibini yapmak için örgütlü bir güç olarak davranmamız gerekiyor.
Halen çok sayıda atölyede, tersanede ve fabrikada işçi arkadaşlarımız iş kazaları, meslek hastalıkları ve basit güvenlik önlemlerinin alınmaması nedeniyle ölmekte. Sermayelerine sermeye katan patronlar ise bizim emeğimiz, canımız ve kanımız üzerinden keyif sürmekteler. Patronlardan, ölen arkadaşlarımızın hesabını sormak için birleşelim. Daha fazla sınıf kardeşimizin yaşamını yitirmemesi için mücadele edelim.