19 Nisanda UİD-DER’in “Haydi 1 Mayıs'a” şiarıyla düzenlemiş olduğu büyük etkinliğe katıldım. Etkinlik gerçekten çok güzel ve anlamlıydı. Gerek şarkılarla, gerek şiirlerle çok güzel bir bütünlük oluşmuştu.
Etkinlikte, uzun zamandır görmediğim arkadaşları gördüm. UİD-DER’in farkını tekrar kavradım, dinlediğim şarkılar, şiirler ve sunum sayesinde UİD-DER’in önemini ve 1 Mayıs’ın önemini, tarihselliğini tekrar kavradım. Ve doğal olarak mutlu oldum.
Orada diğer UİD-DER’li arkadaşlarla birlikte olmak, aynı dilden ve aynı yürekten şarkılar, türküler söylemek çok muhteşem bir duygu. Etkinlikte okunan şiirler işçileri ve onların yaşamını anlatan şiirlerdi.
Ben bir öğrenciyim, ileride işçi olacağım ve eğer bu düzen değişmezse çok kötü koşullar altında çalışacak ve günümüzde olduğu gibi emeğimin karşılığını alamayacağım. Fakat ben böyle bir yaşam istemiyorum. Ben emeğinin karşılığını alabildiğim, rahatça konuşabildiğim, dolaşabildiğim yani kısacası yaşayabileceğim bir yaşam istiyorum. Ama o dünya rüzgârla gelmez. Patronlar işçilere durup dururken size şu hakkı vereyim, şu güvenceyi sağlayalım demez. İşçiler mücadeleleriyle bu hakkı alırlar. 8 saatlik işgünü talebini 1886’da Chicago’da haykıran işçiler 8 saatlik işgününü kabul ettirdiler. İşte bizler de onlar gibi taleplerimizi içimize atmamalı, örgütlenerek ve mücadele ederek en gür sesimizle haykırmalıyız.
Önümüzde 1 Mayıs var, tüm işçi abi ve ablalarımı çocuklarıyla, kardeşleriyle beraber 1 Mayıs alanlarına bekliyorum.
Krize ve Savaşa Karşı Haydi 1 Mayıs’a!