Uluslararası mücadele günü olan 1 Mayıs’a kısa bir zaman kaldı. 1 Mayıs’ın önemini anlatmak için derneğimizin çalışmalarına son hızla devam ediyoruz. Bunun için afişlerimizi asmak, bildirimizi ve bültenimizi fabrikalarda dağıtmak, bizler için mutluluk vericiydi. Keresteciler durağında bulunan Aldağ Soğutma ve Kilinger fabrikalarındaki işçi kardeşlerimizi 1 Mayıs’a çağırdık. İşçi semtinde bulunan bu durakta çeşitli sektörlerde çalışan ve servislerinden inen işçi kardeşlerimizle de bültenimizi tanıştırdık.
Dağıtım esnasında yaptığımız sohbetlerde işçi arkadaşlarımız kendi çalışma koşullarından bahsettiler. Krizin faturasını her geçen gün işyerlerinde ödemeye başladıklarını, çalışma koşullarının ağırlaştığını, üç kişilik işin bir işçiye yaptırıldığını, sigortalarından kesinti yapıldığını ve zam alamadıklarını anlattılar. Tüm bunlardan rahatsız olduklarını ama ne yapacaklarını bilmediklerini söylediler. “Bu 1 Mayıs’ta ne yapacaksınız?” diye sorduğumuzda kimileri bu yıl ilk kez tatil olması nedeni ile evlerinde oturacaklarını, kimileri ise böylesi bir dönemde birlik ve dayanışmanın zor olduğunu söyledi. Bizler de sorunlarımızın ortak olduğunu ve bu ekonomik krizin yalnızca Türkiye’de değil tüm dünyada yaşandığını hatırlattık. Ekonomik krizin sonucunda milyonlarca işçi kardeşimizin işsiz kaldığını, ücretsiz izinlere gönderildiğini anlattık. Çalışma koşullarımız her geçen gün iyice zorlaşıyor ve sosyal haklarımız elimizden alınıyor. İşçi sınıfı örgütsüz ve dağınık. Bu nedenle de krizin faturasını patronlar bize ödetiyor. Ancak tüm bu saldırılara karşı örgütlü mücadeleden başka bir seçeneğimiz yok. Biz işçilerin de tüm bu nedenlerden dolayı 1 Mayıs’ta alanlarda olması gerektiğini vurguladık. Sohbetimize kaldığımız yerden devam etmek üzere işçi kardeşlerimizi derneğimize davet ederek oradan ayrıldık.
Bizler diyoruz ki; krizin bedelini ödemeyi reddedelim, patronlar sınıfının bu saldırılarına 1 Mayıs alanlarından cevap verelim. Yaşasın 1 Mayıs. Yaşasın işçilerin uluslararası mücadele birliği!