Bültenimizi iki aydır Termikel fabrikasında çalışan işçi kardeşlerimize ulaştırmaya çalışıyoruz... Her iki dağıtımda da fabrika yönetiminin engellemeleriyle karşılaştık. İlk dağıtıma gittiğimizde müdürler kendileri engel olmaya çalışmıştı işçi bültenimizi işçi arkadaşlara ulaştırmamıza. Geçen ay dağıtım için fabrikaya gittiğimizde ise hazırlıklıydılar ve bizleri güvenlik görevlileri karşıladı. Yine aynı palavralarla engel olmaya çalıştılar; fabrika önünde bülten dağıtmamız yasakmış, organize bölge müdürlüğünden izin almalıymışız vs. vs. Ama bu söylenenlerin hiçbiri bizim dağıtım yapmamıza engel olamazdı, olamadı da. Polis çağıracaklarını söylediler. Biz de buyurun çağırın dedik ve işçi arkadaşlara bültenlerimizi dağıtmaya devam ettik. Hiçbir şekilde bizi korkutamadıklarını ve bize engel olamadıklarını anlayınca şiddet kullanmaya kalktılar. Bunların hiçbiri bize geri adım attıramadı. Yapabilecekleri tek şey vardı; işçileri korkutmak ve bir an önce servislere bindirip kaçırmak ve bunu yaptılar. Bu olanlar karşısında bazı işçi arkadaşların güvenlik görevlilerinin arasından ellerini uzatıp bültenimizi almaya çalışması, fabrika yönetimine karşı verdiğimiz mücadelede bize ayrı bir güç verdi.
İşçi arkadaşlar elbette sonrasında sordular kendilerine ve birbirlerine, “neden yönetim bu kadar korkuyor bu gelen kırmızı şapkalılardan” diye. Korkuyorlar, çünkü UİD-DER’de biz işçiler haklarımızı ve bu hakları nasıl kullanıp nasıl koruyacağımızı öğreniyoruz ve İşçi Dayanışması da bunun bir aracı. Biz haklarımızı öğrenip bir araya geldiğimizde de patrondan ve onun çanak yalayıcılarından daha güçlü oluyoruz. Yani fabrikalarda bir araya gelip haklarımız için mücadele etmeye başladığımızda, patron, zorunlu ihtiyacımızdan dolayı 1 gün izin aldığımızda maaşımızdan 2 yevmiye kesemeyecek, bizleri kötü yemekle, sağlıksız su ile kandıramayacak, keyfi olarak ücretsiz izne çıkaramayacak. Pek çok uygulamayı hiçbir engelle karşılaşmadan keyfine göre yapamayacak.
Bunun en somut kanıtı da, bülten dağıtımımıza işçilerin gösterdiği ilgiden korkan patronun, daha önce aksi yönde açıklama yapmış olmasına rağmen, 1 Mayıs tatilini uygulaması ve aylardır verilmeyen çay molalarını tekrar vermesi olmuştur. Bu durum bize çok şey anlatıyor aslında. Patronlar işçilerin örgütlü gücü karşısında tir tir titriyorlar. Yeter ki biz onlar karşısında korkuya kapılıp kendi kabuğumuza çekilmeyelim. Çünkü biz kabul ettikçe daha çoğunu istiyorlar ve bizler geleceğimizi patronların ve onların yalakalarının keyif sürmesi için altın tepsiyle önlerine sunuyoruz. Oysa bunun hesabını ne sınıfımıza ne de geleceğini kararttığımız çocuklarımıza veremeyiz.