Selam dostlar. Geçen pazar işyerimizden bir grup arkadaşla işyeri pikniği yaptık. İşçiler olarak düzenlediğimiz bu pikniğe, fabrikanın çeşitli bölümlerinden farklı vardiyalardan arkadaşlar katıldı. Kimi arkadaşlar aynı işyerinde çalışmalarına rağmen piknikte tanıştılar.
Önce alışverişimizi yaptık ve gerekli olan malzemeleri temin ettik. Günlerce pikniğin heyecanını yaşamıştık. Piknik alanına gelmemizle birlikte, ilk etapta biraz çekingen kalsak da pikniğin başlamasıyla birlikte sıcacık bir ortam oluştu. Birlikte yaptığımız kahvaltımız, peşinden çeşitli oyunlar oynamamız (maç, yakan top, mendil kapmaca gibi) bir anda gerçekten bir işçi kardeşliği sıcaklığını ortaya çıkardı. Farklı illerden, farklı kültürlerden olmamıza rağmen, orada başka bir kültür ortaya çıkmıştı. O da işçilerin kardeşlik kültürü!
Öğle olmasıyla birlikte mangal hazırlığımız başladı. Mangalın yakılmasından sonra yemeklerimizi yedik ve ormanın ılık rüzgarı eşliğinde oyunlarımıza devam ettik. Kabak oyunu, halat çekme ve sohbetlerimiz bir günün ne kadar güzel geçmesine sebep oldu. Bir an arkadaşlara dışardan baktım, sanki bir anadan doğmuş gibi birbirleriyle oynuyor, şakalaşıyorlardı. Gerçekten de biz işçiler kendi halimize kalsak, kan emici patronlar şu yakamızı bir bıraksalar, işçi kardeşliğinin en âlâsını yaşayacağız. Hapsedildiğimiz fabrikalarda patronlar biz işçileri bir sürü yalan dolan ile bölüp, aramıza çeşitli ayrımlar koyup, bizleri birbirimize düşman etmeye çalışıyorlar. Böylece bizleri acımasızca sömürüyorlar. Üç kuruş paraya o dev fabrikada ömür tüketiyoruz, insan olduğumuzu unutuyoruz, yanımızdaki aynı kaderi yaşayan işçi kardeşimize düşman ediliyoruz. Bu piknikte de gördüğümüz gibi işçiler kendi hallerine kalsa gerçekten de kardeş gibi yaşarlar.