Diktaş iplik fabrikasında son birkaç aydır yaşanan hak gaspları, örgütsüz işçi olmanın nelere yol açtığını ortaya koyuyor. İşçi Dayanışması bülteni dağıtımımızda sohbet ettiğimiz işçiler, patronun saldırılarını daha bir artırdığını, sendikadan istifa etmeye zorlandıklarını ve çalışma saatlerinin uzadığını anlattılar.
Diktaş’ta 30 yıldır Teksif sendikası örgütlü. Ancak geçen 30 yıllık süreç bir kere daha sendikalı olmanın “örgütlü olmak” anlamına gelmediğini gösteriyor. Kâğıt üzerinde kalan sendika üyeliği, suya yazı yazmak gibi, hiçbir kalıcılık sağlamıyor. Gerçek örgütlülük, işten atılmalar karşısında bir tane işçi arkadaşımızı dahi feda etmemek üzere kararlı bir mücadele demektir. Ücretlerin kesilmesine karşı çıkmak, çalışma saatlerinin uzatılmasını kabul etmemek demektir. Örgütlü olmak, işçinin hakkını savunmayan sendikacılardan hesap sormak demektir.
Sorunlarımızı çözmek için bir araya gelmeli, hakkımızı gasp eden patrondan ve kılını kıpırdatmayan sendikacılardan hesap sormalıyız.