Merhaba dostlar, sizinle çalıştığım işyerinde yaşadığımız sorunlardan birini paylaşmak istiyorum. Çalıştığım işyerinde sevgili patronumuz tuvalet ihtiyacımızı iş saatinde karşılamamamız için karar almış almasına da bunu hayata geçirmenin yollarını arıyor. Geçen gün müdür tuvaleti temiz tutmadığımızı, gittiğimizde yarım saat gelmediğimizi vs. vs. anlattı. Konuşmanın en başından beri hep temizlikten bahsedip duruyordu. Sonuç ne olacak diye merakla bekliyordum ki sonunda ağzındaki baklayı çıkardı. Böyle devam ederse tuvaletleri iş saati içinde kilitleyeceklerini söyledi. Tamam işte dertleri buymuş dedim. Ama bizim tepki göstereceğimizden korktukları için bin bir bahane uyduruyorlar. Yaptıklarını meşrulaştırmak için kendileri çok temizmiş gibi karşımıza geçip temizlikten bahsediyorlar. Konuşmada en çok temizlikten söz edip durdular, arada bir de asıl dertlerine tekabül eden şeyler söylediler. Sanki dertleri iş saatinde tuvalete gitmemiz değilmiş gibi göstermeye çalıştılar, ama biz işçiler de aptal değiliz, dertlerinin zaman kaybı olduğunu biliyoruz. Ellerinden gelse nefes bile almayın diyecekler.
Bu konuşma sırasında işçilerden ses çıkmadı, herkes sustu, çünkü örgütsüzüz. O an kimseden ses çıkmasa da çalışırken herkes homurdanmaya başladı. Dertlerin farkında olan işçilerden biri esprili bir edayla; “arkadaşlar bundan sonra altınıza bez bağlayıp öyle gelin” dedi. Arkadaşlar biraz gülümsedi, bir başkası “gülüyoruz ama bunu istemesi hiç de imkânsız değil, bunlar yaparlar” dedi. Arada yapılan sohbette arkadaşlardan biri, “ya arkadaş ne olacak böyle, bunlar neredeyse burada yatın-kalkın diyecekler” diye söylendi. Ama “sesimizi yükseltmeliyiz, bunun insani bir ihtiyaç olduğunu söylemeliyiz” dendiğinde susmayı tercih etti: “Ne diyebiliriz ki, kapının önüne koyarlar, işine gelmiyorsa kapı orada derler, kriz var dışarıda, işsiz mi kalalım?”
Hemen aklıma bir arkadaşımın anlattıkları geldi. Arkadaşım, patronlar bu krizi fırsata çevirmek için elinden geleni yapıyor, eğer bilinçlenmez ve örgütlenmezsek, bu krizi biz fırsata çeviremezsek, patronlar fırsata çevirecek ve bizi çok daha fazla insanlık dışı koşulara maruz bırakacaklar demişti. Evet bizim patronumuz tam da bunu yapıyor, bu krizi fırsata çeviriyor. İnsanlık onurumuzu yerle bir eden hakaretler, tehditler savuruyor. İnsani ihtiyaçlarımızın zaman kaybı olduğunu düşünüp yasaklıyor. Fakat biz hiçbir tepki koyamıyoruz çünkü örgütlü değiliz. Biz işçiler eğer örgütlenmez ve bilinçlenmezsek yakında insanlığımızı kaybedeceğiz. Belki de arkadaşın esprisi gerçek olacak. Peki biz bu koşulları hak ediyor muyuz sizce? Dünyanın tüm güzelliklerini yaratan bizler bunu hak ediyor muyuz? Tabii ki hak etmiyoruz, fakat yine vurguluyorum, insanca yaşam için kılımızı kıpırdatmazsak daha da kötü şeylere maruz kalacağız. İnsanca yaşamak için biraz düşünelim, ne yapabiliriz? Bir çözüm vardır. Evet bence var, yine söylüyorum bilinçlenmek, örgütlenmek ve patronlara hadlerini bildirmek. Biz işçiler birleştiğimizde neleri başarabileceğimizi öğrenmek ve hayata geçirmek için çaba sarf etmeliyiz. Yoksa insanlığımızı yitireceğiz. Beynimizin içindeki çitleri kaldıralım. İNSANLIĞIMIZ İÇİN.