Krizin derinleşmesine paralel olarak artan işsizliğe güvenen patronlar, gittikçe pervasızlaşmaktalar. Patronlar çalışabilen işçilere olan saldırılarını olabildiğince artırmaya devam etmekteler. Hiçbir ücret zammı yapmayarak, çalışma saatlerini uzatarak, çıkarılan işçilerin iş yükünü çalışanlara yıkarak, maaşları geciktirerek, fazla mesai ücretlerini ödemeyerek, işyerindeki baskıları artırarak işçileri çaresiz bırakmaya çalışıyorlar.
Örnek mi? Benim çalıştığım işyerinde bir arkadaşımızı bir gün izinsiz işe gelmediği için işten attılar. Bölümümüz farklı olmasına rağmen gördüğümde selam verdiğim bir arkadaştı. Göremeyince kendi bölümünden bir arkadaşa sordum. Bana olayı anlattığında üzerinden üç gün geçmişti. İşten atılan arkadaşla henüz görüşemedim ama olayın seyri, sessiz bir şekilde yaşanmış olması, bir kez daha biz işçilerin haklarımızdan ne kadar habersiz olduğumuzu gösteriyor.
Eğer o arkadaşımız işçi olarak haklarını bilseydi ve biz örgütlü olsaydık, onu öylece kapıya koyamayacaklardı. Biz orada çalışanlar da bu olayı aynı anda öğrenmiş olacak ve buna karşı tepkimizi gösterebilecektik. Bu tepki sayesinde belki arkadaşımız işinden olmayacaktı. Ya da en azından arkadaşımız için sonucu değiştiremesek bile, biz kazandığımız deneyim sayesinde patronun daha sonraki olası saldırılarını önleme şansına sahip olacaktık.
Evet, bir işçi bir gün habersiz işe gelmediği için işten atılamaz. Yasalara göre, işten atılması için üst üste 2 gün veya bir ay içinde toplam 3 gün mazeretsiz olarak işe gelmemesi gerekir. Tabii sadece yasalarda böyle yazıyor olması patronların buna uymasını sağlamıyor. Yasal haklarımızı hayata geçirmek ve yeni haklar kazanabilmek ancak örgütlü mücadelemizle mümkündür. Tüm işçi kardeşlerimi haklarımızı öğrenmek ve haksızlıklara karşı örgütlü bir şekilde mücadele edebilmek için UİD-DER saflarına davet ediyorum.