Merhaba dostlar. Geçen hafta sonu fabrikadan işçi arkadaşlarla denize gittik. Sabah işçiler denize giderken biraz tedirgindiler. Çoğunluğu bayan olan işçilerin bir kısmı kapalıydı. Sabah yolda giderken herkes birbirine kaygılı bakışlarla bakıyordu. Bu güzel günün sonunda yaşananları ve işçi arkadaşların duygularını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Akşam geri dönerken işçi arkadaşların hepsi ortak yapılan işlerden, ortak oynanan oyunlardan, ortak yenilen yemeklerden duydukları hazzı şöyle ifade ediyorlardı: “İyi ki birlikte gelmişiz. Tek başımıza olsa bu kadar eğlenemezdik, hem de bu kadar ucuza gelemezdik. Bir de birbirimizi bu kadar tanıma fırsatımız olamazdı. Bu etkinlik bizim için kaynaşma aracı da oldu. Birlikte oturup yemek yemeden, ortak bir şeyler paylaşmadan nasıl daha iyi tanırız birbirimizi? Bu organizasyonu yapan arkadaşa çok teşekkür ederiz. Bizi bir araya getirdi. Emeği geçen tüm arkadaşlara teşekkür ederiz. Bize çok kısacık bir günde bile olsa birilerine güvenilebileceğini gösterdiniz. Güvenmenin yolunun daha fazla emek vermekten geçtiğini ve birlikte bunu yapabileceğimizi gösterdiniz. Fabrikada işçiler arasındaki kaybolan güvenin nasıl sağlanabileceğini bu kısacık günde görmüş olduk. BİZ İŞÇİLER HEP GÜVENSİZ VE YARINLARINDAN TEDİRGİN YAŞIYORUZ. Bu kısa günde organize olabildik ve güzel duygularla ayrılıyoruz.”
İşte dostlar, işçi arkadaşların ortak düşünceleri bunlardı. İşçilerin örgütlenmesi, özellikle de büyük fabrikaların örgütlenmesi zor diyenlere güzel bir yanıt. Zor ama imkânsız değil, üstelikte çok keyifli. Ama bu fabrikalardaki işçiler arasında olmayan güveni tesis edecek, onları bir araya getirecek, dayanışma duygularını yükseltecek olan biz işçilerden başkası olamaz. İşçilerin örgütlenmesi meşakkatli bir iş olduğu kadar sabır gerektiren uzun soluklu bir iş. Bu iş fabrikalarda bizleri bekliyor. Haydi fabrikalara, haydi örgütlenmeye!