Biz işçilerin kapitalizmin yaratmış olduğu bütün pisliklere karşı bir şeyler yapması gerekiyor. Bugün işsizsek, yoksulsak, aldığımız maaşlarla ayın sonunu getiremiyorsak ve kuru bir ekmeği, bir yudum suyu bulamadığımız için dünyanın dört bir köşesinde her yıl binlerle ölüyorsak, biz işçiler bu yaşam koşullarını değiştirmek için bir şeyler yapmalıyız! Şimdi soracaksınız, yani biz hiçbir şey yapmıyor muyuz diye? Tabii ki biz işçiler çok şey yapıyoruz, ama kimin için? Hep patronlar için, onların daha iyi yaşaması için, onların mutluluğu için ve tabii ki onların daha fazla para kazanmaları için haddinden fazla şey yapıyoruz. Tüm bunları yaparken hiçbir şeyi sorgulamıyoruz. Niye sadece biz işçiler gece gündüz çalışmak zorundayız, üstelik de ürettiklerimizi tüketemediğimiz halde?
Çalıştığım işyerinde hemen her gün karşılaştığım işçiler var. Bazen soruyorum çevremdekilere, neden bu kadar çok çalışıyoruz diye? Verilen cevaplar hep aynı: “Çalışmak zorundayız, kendimize bir gelecek kurmak zorundayız. Sorumluluklarımız var, çocuklarımız var. Onlar için, onlara bir gelecek hazırlamak için çalışıyoruz ve onlar için kendimizi feda edip gecemizi gündüzümüze katıp çalışmalıyız, bizler bir şeyleri yaşayamadık bari onlar yaşasın.” Bu söylemlerden çıkardığım sonuç şu: birilerinin daha iyi yaşayabilmesi için birilerinin hayatını feda etmesi gerekiyor. Benim babam bütün hayatını ben ve kardeşlerime adadı. Bir ömür boyu gece demedi gündüz demedi çalıştı, hem de soluk bile almadan. Tek derdi biz çocuklarına iyi bir gelecek bırakmaktı. Sırf bize iyi bir gelecek bırakacak diye dünyanın güzelliklerinin farkına varmadan kocaman bir ömrü, 59 yılı geride bıraktı. Babam çalıştı, ben ve kardeşlerim hâlâ çalışıyoruz ama iyi bir gelecek bir türlü gelmiyor.
Yukarıda çıkarılan sonuç “Kapitalist sistem nedir?” sorusuna çok iyi bir cevaptır bence. Çünkü kapitalist sistemde birilerinin daha iyi yaşayabilmesi için birilerinin kendisini feda etmesi gerekiyor. İşte o kendini feda edenler biz işçileriz. Kendi geleceğimiz için değil, çocuklarımızın geleceği için de değil, kapitalist sistemin her gün biraz daha çürüyerek biz işçilere hayatı zindan etmesi için kendimizi feda ediyoruz. Dedem babama iyi bir gelecek sağlamak için ömrünü çalışarak tüketti, babam ve annem bizim için ve şimdi biz de çocuklarımız için ömrümüzü tüketmekteyiz. Artık bir şeylerin farkına varmamız gerekmiyor mu? Kuşaklar boyunca iyi bir gelecek için sadece başımızı eğerek koyun gibi çalıştık ama güzel günler bir türlü gelmedi ve artık öğrendim ki güzel günlerin gelmesini istiyorsak eğer, bir şey yapmalıyız!
Fabrikalarımızda, işyerlerimizde, mahallemizde, okulumuzda ve köylerimizde sosyalist fikirler etrafında örgütlenerek mücadele etmeliyiz. Sen fabrikadaki Halim usta, büroda çalışan Ayşe, mahalledeki Mahmut ve Neriman, okuldaki Tuğçe ve Can, köydeki Hasan ve Osman ve adını sayamadığım milyarlarcamız, daha neyi bekliyoruz, daha neyi bekleyeceğiz? Yeter demeliyiz, kuşaklar boyunca kanımızı emdiğiniz yetti artık diyerek patronlar sınıfına ve onların düzenine baş kaldırmalıyız. Şerefimizi, onurumuzu ve namusumuzu kısacası insanlığımızı elimizden almaya çalışan bu düzeni param parça ederek yıkmalıyız. İnsanlığın gerçek kurtuluşu ancak sosyalist fikirlerle bezenmiş yeni bir dünyada mümkündür. Bu dünyayı kurmak için sen de örgütlen ve mücadele et! Unutma sadece kendi çocukların için değil tüm dünyadaki çocuklar için gerçekten iyi bir gelecek kurmuş olacaksın.
Kurtuluş ellerimizde, kurtuluş sosyalizmde!