UİD-DER’li işçiler olarak, Esenyurt Meydanında, çeşitli il derneklerinin düzenlemiş oldukları festivalde, derneğimizin İşçi Dayanışması bültenini dağıttık. Çoğunluğu gençlerden oluşan bu festivale tam bir coşku hâkimdi. Şarkılar, yöresel türküler, halaylar vs. Kürtçe ağıtlar yaşlı anaların gözlerini dolduruyor, şüphesiz geride bıraktıklarının özlem ve acısı bir hançer gibi yüreklerine saplanıyordu. Yine Kürtçe halaylar ise gençlerin kanını kıpırdatıyor, yerlerinde duramıyorlardı. Biz UİD-DER’li işçiler de hem halaylara katıldık, hem de bültenimizi emekçi dostlara ulaştırdık.
Ettiğimiz sohbetlerde çalışma koşullarımıza, mücadelenin zorunluluğuna, kardeşliğin önemine değinerek işçi arkadaşları derneğimize çağırdık. İlk selamlaşmada çekingen davranan gençler, hoşçakal diye elimizi uzattığımız zaman daha bir sıkı tutuyorlardı elimizi. Orada bir Türk işçisi olarak, kendi kendime şu soruyu sordum: Daha düne kadar bu adamlar W ya da X harfini kullanarak konuşuyor diye görmedikleri zulüm kalmıyordu, oysa bugün Esenyurt Meydanı Kürtçe şarkılarla inliyor. Demek ki egemenler bu işe burnunu sokmasa bir halkın kendi dilini konuşması yüzünden kimse ölmez. Bir halk anadilini konuşunca kıyamet kopmuyor. O zaman neden yıllarca bu insanlara bu kadar eziyet yapıldı? Neden bu insanların dillerine ket vuruldu?
Yaşasın halkların kardeşliği!
Yaşasın işçilerin uluslararası mücadele birliği!