Derneğimizin Bostancı temsilciliğinde “Taşeron İşçilerin Sorunları” başlığıyla bir seminer düzenledik. Etkinliğe birçok farklı sektörden ve Validebağ Devlet Hastanesi’nden taşeron işçiler katıldı.
Sermaye devletinin izlediği “her yeri rant alanına çevireceğiz, özel sermayeye açılmamış hiçbir alan kalmayacak!” politikası sonucunda, hastanelerde, okullarda ve devlete bağlı birçok farklı sektörde taşeronlaştırma alabildiğine yaygınlaştı. Özellikle 1980’de gerçekleştirilen faşist askeri darbenin ardından işçi sınıfının örgütsüzlüğünden güç alan sermaye sınıfı, oldukça rahat bir biçimde bu politikaları hayata geçirdi. İşçiler arasında yaratılan suni ayrıma bir de taşeron işçi/kadrolu işçi kavramı eklendi. Kadrolu olanlar birinci sınıf, sözleşmeli ya da taşeron olanlar ise ikinci sınıf işçi sayılmaya başlandı. Patronlar örgütlü ve yekpare davranan işçinin karşısında istediklerini yapamayacakları için, bizleri bin bir türlü parçalara ayırdılar. Çıkartılan yasalar ile de saldırı politikalarının üzerine koruyuculuk zırhı geçirildi.
Bu sorunu şu anda can yakıcı biçimde yaşayan Validebağ Hastanesi’nde çalışan taşeron işçiler, etkinlikte, taşeron patronunun sözleşme uygulaması sayesinde ne kadar kâr ettiğini, “köleleştirilen” işçilerin alabildiğine ucuz işgücü haline geldiğini, hiçbir hak ve hukukun tanınmadığını dile getirdiler. Kamu Hastaneleri Birlikleri Yasasıyla birleştirilen hastanelerde, hiçbir sosyal güvencesi olmayan işçiler kapı önüne konulacak ve ne tazminat hakları olacak ne de iş garantileri.
Bu sorunlar karşısında biz işçilerin örgütlü gücünden, birbirimize güvenmekten başka çıkar yolu yok. Bu güveni UİD-DER’in düzenlemiş olduğu seminerler gibi çalışmalara katılarak, bu gibi işçi örgütlerinde bilinçlenerek kazanabilir ve örgütlenebiliriz.
Sunum sonrasında yapılan sohbette işçi arkadaşlar ilk kez böylesi bir eğitim etkinliğine katıldıklarını söylediler. Artık kendilerine güç veren bir kurum olduğunu belirten işçiler, ortak sorunlara karşı ortak mücadele etmenin önemli olduğunu vurguladılar. Taşeron işçiler olarak patronların yalanlarına artık inanmayacaklarını, haklarını almanın yolunun örgütlenmekten geçtiğini belirttiler.
Örgütlü gücümüzü yaratmak için patronların posamızı çıkarıp bizi bir kenara atmalarını beklemeyelim. Onlar zaten her gün kanımızı emiyorlar. Geleceğimizi garanti altına almanın tek bir yolu var: O da teminatımız olan örgütlü gücümüzü yaratmaktan geçiyor.