Krizle birlikte patronların yüzlerine taktıkları masum maske düşüyor ve gerçek yüzleri ortaya çıkıyor. Çelik endüstrisinde dünya devi olan Arcelor Mittal patronu 700 işçinin işten çıkartılmasını kolaylaştırmak için geride kalan işçilere 5 peso yemek yardımı, 3,500 peso ikramiye, %7 ücret artışı ve ekstradan bir gün daha hafta tatili önerdi. Patron bu sayede işçilerin birbirine düşmesini ve geride kalan işçilerin işten atılan arkadaşlarına sahip çıkmasını engellemeyi hedefliyordu. Aynı şekilde esnek üretimi artırarak işçileri, Meksika’daki iki ayrı fabrikaya bölmeye çalışan patron bu sayede de işten atma planlarını kolaylaştıracaktı. Ancak patronun kâr hesabı mücadeleci işçiden geri döndü. Ve 3,500 Arcelor Mittal işçisi patronun bu ikiyüzlü, ahlâksız teklifine karşılık grev silahını kullanmayı tercih etti.
24 ayrı ülkede 60 fabrikası ve 310 bin çalışanı ile dünya zenginleri arasında yer alan patronun başı işçilerle dertte. Mayıs ayı içerisinde patronun işten çıkartma planlarına Lüksemburg’daki işçiler taş koymuştu. Benzer şekilde ister devlet ister özel sektör olsun sermaye gıdasını işçilerin kanından alıyor. 2006 yılının Nisan ayında devlete ait olan ve Sicartsa olarak bilinen bu fabrika işçiler tarafından işgal edilmişti. Devletin kolluk güçleri işçilere saldırmış ve iki işçiyi katletmişlerdi. 4 ay süren grevin sonucunda devlet fabrikayı Arcelor’a satmaktan başka çare bulamamıştı.