16 Ağustosta Teklas’ta gece vardiyasında bir kadın işçi arkadaşımız feci bir iş kazası geçirdi. Kaza gecesi daha önce çalışmadığı ve eğitimini almadığı bir makineye verilmiş. Gecenin ilerleyen saatlerinde bir arkadaşının seslenmesi üzerine arkasına döndüğünde makine önce saçlarından yakalamış, daha sonra kolunu, çenesini ve göğsüne kadar olan kısmı kapmış. Yardıma koşan arkadaşları tüm uğraşlara rağmen makineyi kapatamamışlar. İşçi arkadaşımız makinenin içinde 16 dakika boyunca makine durana kadar acılarla dönmüş. Makine durdurulduğunda bu kez kapağı açılamamış. Genç arkadaşımızın makineye sıkışmasıyla fabrika kapısından hastaneye gitmek için çıkarılması arasında geçen süre 28 dakika. Şu anda yoğun bakımda tedavi edilen işçi arkadaşın durumu son derece ağır. Doktorlar kurtulsa bile yaşamını normal bir insan gibi sürdüremeyeceğini söylüyorlar.
Patronsa olay anındaki kamera görüntülerini acılı ailenin gözünün içine sokarak; “Bakın işte kızınız iş sırasında konuşmasaydı bu olmazdı” deme utanmazlığını gösteriyor. Daha ilginç olansa, eğitim kayıtlarında o makinede çalışma izni görülmeyen arkadaşımızın, olaydan bir gün sonra “makine eğitimi vardır” listesinde adının görülmesi.
Sevgili dostlar işte feci bir iş kazası örneği. Daha 25 yaşında gencecik bir kız. Bundan sonra onu ne bekliyor şimdilik bilmiyoruz. Belki yaşamı bir makinenin arasında son bulacak, bekli de devam edecek, yaşadığına lanetler yağdıracak. Patronun tutumu ise artık bizleri şaşırtmamalı. Tam 28 dakika boyunca çırpınan ve şimdi yaşam savaşı veren gencecik bir can ne zaman, ne kadar umurlarında oldu bu kan emicilerin? Acaba bu savaşı veren kendi çocukları olsaydı ne yaparlardı?
Gece vardiyasında çalışmanın zorluğunu çoğumuz biliyoruz. Uykusuz saatler tüm dikkatimizi ve gözlerimizin ferini alır. Hayatlarımız makinelerin arasında tükenir gider. Başımıza gelen böylesi bir olayda bile dikkatsiz çalışmakla suçlanırız. Yaşamımızı kaybetsek bile bunun sorumlusu biz oluruz. Bizim hayatlarımız bu kadar ucuz değil. Aksine çok değerli. Ne yazık ki böylesi feci olaylar yaşıyoruz. Bu ilk değil, kapitalizm yaşamaya devam ettikçe de son olmayacak. Bu sömürü sistemini tek yumrukla devirmek, yaşamımızın değerini sezinlemek vaktidir artık.