Halkalı Kâğıt’ta 82 sendika üyesi işçi, 33 günlük grevin ardından varılan anlaşma sonucunda işbaşı yaptı.
6 ay süren toplu sözleşme görüşmeleri sürecinde işverenin 2009 yılı için “0” zam dayatması sonucunda işçiler grev kararı almıştı. İşçiler 2009 yılı için herkesin aylık ücretine seyyanen 120 TL artış, 2010 için ise enflasyon oranında zam istiyorlardı.
Selüloz-İş sendikasında örgütlü Halkalı Kâğıt fabrikası 2005 yılında sendikalaşmıştı. 1 Ocak 2005’te ilk toplu sözleşme, 1 Ocak 2007’de ise ikinci toplu sözleşmesini anlaşma sağlayarak imzalamıştı. Üçüncü toplu sözleşme ise grevle sonuçlanmıştı. Toplu sözleşme taslağını sendika ve temsilciler ortak hazırlamışlardı.
Toplu sözleşme görüşmelerinin tıkanma nedeni, işverenin 2009 için “0” zam, 2010 için ise seyyanen 80 TL önermesiydi. Bu şartları kabul etmeyen işçiler greve çıkmışlardı. Halkalı Kâğıt patronu da diğer patronlar gibi krizi bahane ederek sömürüyü daha da arttırma peşindeydi. Gelinen noktada sendika 2009 için 25 TL seyyanen zam ve 2010 için seyyanen 90 TL zam ile sözleşmeyi bağıtladı.
Diğer maddelerde ise bir önceki sözleşmeye göre bir değişiklik olmadı. Buna göre,
– Sendikal izinler 40 gün,
– Yıllık izinler 1-5 yıl arası çalışanlar için 14 işgünü, 5-15 yıl arası çalışanlar için 22 işgünü, 15 yıldan fazla çalışanlar için ise 26 işgünü,
– 4 tam maaş ikramiye,
– Resmi tatillerde fazla çalışma %100 zamlı,
– Dini bayramlardan fazla çalışma %150 zamlı,
– Hafta içi fazla çalışma %50 zamlı ve hafta tatilinde çalışma %150 zamlı olmaya devam edecek.
Varılan anlaşmanın işçiler açısından yeterli olmadığı açıktır. Ne var ki, grevin bitmesi mücadelenin sona erdiği anlamına gelmiyor. Grevci işçiler, grev sürecinde çok şey öğrendiklerini ve aralarındaki birlik ve dayanışmanın pekiştiğini söylüyorlar: “Asıl mücadele yeni başlıyor. Biz mücadelenin olduğu her yerde elimizden geldiğince var olacağız, sınıf kardeşlerimize verdiğimiz sözleri tutmak için elimizden geldiğince çaba harcayacağız” diyorlar. Asıl kazanım budur. Bu bilinçle, sendika içerisinde ve işyeri tabanında gerçek anlamda bir örgütlülüğü yaratmak, bu örgütlülüğe dayanarak sendikaları harekete geçirmek üzere basınç oluşturmak, bilinçli işçilerin önünde bekleyen en temel görevdir.