16 Ağustos Pazar günü UİD-DER Esenler Temsilciliği olarak denize gittik. Halkalı Kâğıt Fabrikasından gelen grevci işçiler de bizimle beraberdi. Her zamanki gibi arabada giderken şarkılar, türküler söyledik, eğlendik. Arabadan indikten sonra yemek yiyeceğimiz kilimleri serdik. Kahvaltı ekibi kahvaltıyı hazırlamaya koyuldu. Herkes bir işin ucundan tutuyordu. Kimisi kilimleri seriyor, kimisi voleybol filesinin kurulmasına yardım ediyordu. Hep beraber kahvaltımızı yaptıktan sonra denize girdik. Deniz çok tuzlu ve dalgalıydı. Denizin tuzlu ve dalgalı olması bizim eğlenmemize engel olamadı. Suda top kapmaca oynadık. Deve güreşleri yaptık. Yani çok eğlendik. Denizden çıktıktan sonra oturduk, sohbet ettik, güneşlendik. Öğle yemeğimizi yedik. Daha sonra grevci işçilerle grevleri hakkında sohbet ettik.
Ardından tekrar denize girdik. O kadar çok eğleniyorduk ki gün hiç bitmesin istiyordum. Denizde halaylar çekmeye başladık. O kadar coşkuluyduk ki tüm sahil bize bakıyordu, hatta bir süre sonra aramıza katılan başkaları da oldu. Hızımızı alamadık halaydan girdik, çiftetelliden çıktık. Hepimiz çok eğlendik. Denizden çıktıktan sonra çaylarımızı içtik. Daha sonra da etrafı toparlayıp temizleyerek oradan ayrıldık. Geri dönerken herkes yorgun olduğundan bazılarımız uyuduk, bazılarımız sohbet ederek geldik. Önce Halkalı Kâğıt Fabrikasındaki diğer grevci abilerimizi ziyarete gittik. Onlarla grevleri hakkında konuştuk. Sonra sloganlar attık, halaylar çektik. Çaylarımızı içtikten sonra evlerimize doğru yola çıktık. Eve gelince düşündüm de bir günümü işçi abi ve ablalarımın, arkadaşlarımın yanında geçirince ne kadar da mutlu oldum. Keşke herkes her gününü bu kadar mutlu geçirebilse. Ama o güzel günleri getirecek olan da işçi sınıfıdır. O güzel günleri hep birlikte yaşayabilmek için örgütlenmeli ve mücadele etmeliyiz.
KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA, YA HEP BERABER YA HİÇBİRİMİZ!