Kapitalist dünya sisteminin krizi ve patronların koşulsuz kâr hırsı biz işçi-emekçilerin yaşam standartlarını her geçen gün düşürüyor. Yaşadığımız bu topraklarda işsizlerin sayısı rekor düzeylerde artarken, bir de kriz gerekçesiyle işten atılıyoruz ve bu da yetmezmiş gibi var olan haklarımız gasp ediliyor. Ev kirası, yol parası, su, elektrik, doğal gaz, telefon ve yaşamamız için gereksinim duyduğumuz temel gıda maddelerine zamlar gelirken, ücretlerimiz yerinde sayıyor.
İş bulup çalışmanın, evine ekmek parası götürebilmenin çoğu insan için bir hayal olduğu günümüzde, bir de bu temel gerçeklikle alay edenler var. Bunlardan ilki “Kriz Varsa Çare de Var, Evde Durma Pazara Çık” kampanyasıydı. İkincisi ise “Alın Verin Ekonomiyi Canlandırın” kampanyası oldu. Peki, bu kampanyaları başlatanlar kimler? Birinci kampanyayı TOBB, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, TESK, TİSK, KAMU-SEN, TİM, TÜSİAD, MÜSİAD gibi kuruluşlar başlattılar. İkincisi ise Türkiye Reklam Konseyinin ve çeşitli reklam derneklerinin imzasını taşıyor.
Bu kampanya kapsamında televizyonlarda reklamlar yapılıyor ve çeşitli mesleklerden ünlüler rol alıyor. Örneğin Merkez Bankası eski başkanı Yaman Törüner, rol aldığı kampanya filminde şunu söylüyor: “Oyuncak sadece çocukları değil bütün ülkeyi sevindirir. Oyuncak satıldıkça oyuncakçı evine ekmek götürür. Ekmek yapmak için fırın yandıkça fırıncı da, unu üreten de, buğdayı yetiştiren de kazanır. Sonuçta bütün evlerin ocağı tüter, bütün ülke kazanır. Böylelikle krizin son etkileri de ortadan kaybolur. Yüzü gülen bir ekonomi için gelin siz de bir oyuncak alın.”
Aslında işçiler olarak sınıf çıkarlarımızın farkında olmadığımız ve örgütlenmediğimiz takdirde onların bu sahtekârlıklarını yutacağız. Dikkatimizi çekti mi? Sınıf kardeşlerimiz bu krizle birlikte evsiz kalırken, akşamları aç yatarken, işsizlikten cinnet geçiriyorken patronlar sınıfı ve onların uşakları hiç servetlerinden fedakârlık gösterdi mi? Hayır. Onlar yine kendi düzenlerinin sürmesi için çok çalıştılar. Meclisten kölelik yasaları geçiriliyor ve var olan sosyal haklarımız patronlara peşkeş çekiliyor. Tüm bunlar gözümüzün önünde cereyan ederken bizleri de bu kampanyalarla uyutmaya çalışıyorlar. Eğer uyumak ve uyutturulmak istemiyorsak sınıfımızın örgütlü sesini yükseltelim, onun gücüne inanalım. Ancak bu sayede patronların kâr düzeni olan kapitalizmi ortadan kaldırabilir, saltanatlarını bir yumruğumuzla devirebiliriz.