İstanbul Sabiha Gökçen yer hizmetleri işlerinde (yükleme, boşaltma, kargo, uçak temizlik, harekât vb.) çalışan işçilerin 12 Haziranda Hava-İş sendikasına üye olmalarıyla başlayan örgütlenme mücadelesi halen devam ediyor. Örgütlenmenin başlamasından bugüne kadar yaklaşık üç ay gibi bir süre geçti. Bu süre zarfında Sabiha Gökçen yer hizmetleri çalışanları örgütlülüklerine ve mücadelelerine bütün engellemelere rağmen kararlı bir şekilde devam ediyorlar.
17 Haziranda işçilerin sendikalaştığını haber alan patronlar performans düşüklüğünü bahane ederek 21 işçiyi işten çıkarttılar. Buna karşı sendikalı işçiler eylem yaparak, arkadaşlarının geri alınması için kararlı bir duruş sergilediler. Bu mücadele sonucunda işçilerin bir bölümü işe geri alındı, kalanların ise daha sonra işe alınacağı söylenerek işçilere gönderilen iş akdi fesihleri iptal edildi. Ancak işverenin sendikalaşmayı kırma yönündeki baskıları devam etti. Önce ikramiyeler kaldırıldı. Ardından 670 TL karşılığında işçiler günde 16 saat çalıştırılmaya başlandı, fazla mesaileri ise verilmedi. İşveren bu sürede ayrıca başka bir taktiği de deneyerek, gizli odalarda işçilere daha iyi yerlerde çalışma olanakları vaat ederek herkese şeflik, vardiya amirliği teklif etti. Ayrıca sendikadan istifa ederlerse noter parasını, 4 ikramiyeyi, fazla mesaileri vereceğini ve ücretlere zam yapacağını söyleyip mücadeleyi bölmeye çalıştı. İşçiler ise kararlı tutumlarından vazgeçmediler, bu yalanlara inanmadılar. Bunun üzerine işçiler takip edilmeye başlandı, evlerine kadar kimliği belirsiz kişiler gidip tehdit etmeye başladı. Vardiyaları değiştirerek işçilerin arasındaki bağı koparmaya çalıştılar, fakat bu da işçilerin kararlı tutumları karşısında tutmadı.
23 Ağustos Pazar günü sabah 08.30’da vardiya çıkışında sendikalı bir işçi ile patronların adamı olan iki işçi, sözlü sataşmaların sonucunda tartışmaya başladılar. Patronun adamı olan işçiler, sendikalı işçiyi göğsünden bıçakla yaralayarak kaçtılar. Bu tarz olayların ardı arkası kesilmedi, sendikalı işçilere saldırılar, sataşmalar hemen her gün yaşanır oldu.
Saldırıların tırmanması ve yetkinin bakanlıktan çıkmış olduğu halde birinci bölgede bekletilmesi üzerine işçiler 1 Eylülde protesto eylemlerinde bulunarak havaalanı önünde yürüyüş yaptılar. Bunun üzerine, aynı patrona ait fakat farklı firmalardan olan işçiler, işten çıkartılma tehdidi ile, iş bırakan arkadaşlarının yerine fazladan çalıştırıldılar.
Bütün tehdit, baskı ve yıldırma politikalarına rağmen işçiler inatla direniyor ve sayıları her geçen gün daha çok artıyor. İşçiler bireysel kurtuluş mücadelesi vermek yerine “YA HEP BERABER YA HİÇBİRİMİZ” diyerek örgütlülüğün ve mücadelenin önüne hiçbir gücün geçemeyeceğini patronlara gösteriyorlar. Bizlere de kazanımların işçilerin sadece örgütlülüğüne ve özgücüne bağlı olduğunu göstermiş oluyorlar.