Ben SİEMENS tesislerinde çalışan bir işçiyim. Bu tesis dünyanın en pahalı ve en kaliteli elektrik panolarını üreten başlıca şirketler arasında. Bu panolar tamamıyla el işçiliğiyle imal ediliyor. Fabrika üç vardiya olarak aralıksız hiç durmadan çalışıyor. Bir yandan bu kadar iyi üretim yapan firma, konu işçiye verilecek zamma geldiğinde her defasında neden olarak krizi bahane edip zam vermiyor. Benim canımı sıkan olay, her şey bu kadar açıkken (fabrikanın aralıksız çalışması ve pahalı ürün satması) işçi arkadaşlarımın tepkisizliği.
Fabrikada Türk Metal sendikası var. Bugüne kadar hiçbir sözleşmede patrona sorun yaşatmamış bir sendika. Al gülüm ver gülüm şeklinde yürüyor işler. Fabrikada ilginç bir işçi alımı var. İşçi arkadaşlar işe alınırken İnsan Kaynakları tarafından değil postabaşları tarafından işe alınıyorlar. Üretimi yönlendiren postabaşlarının maaşları bantta çalışan işçilere göre çok yüksek. İşveren yolunu bulmuş. 300 kişinin çalıştığı işyerinde 20 postabaşı var. Postabaşlarına yüksek maaş verilirken işçilere düşük maaş veriliyor. İşçileri postabaşları işe aldıkları için, işçiler onları işe alan kişilere karşı duydukları minnettarlık altında eziliyor ve ses çıkarmıyorlar.
Kapitalist düzen insanı öyle bir hale getiriyor ki, ailemizden çok gördüğümüz işyerindeki arkadaşları görmüyor gözümüz. Kapitalist sistem bizi bencilleştiriyor. Beraberce sorular sormak, beraberce haykırmak çok mu zor ya da çok mu uzak bizlere? “Neden olmasın” sorusunu neden sormuyoruz?