Son iki gündür ülke gündeminde Trakya ve İstanbul’u etkisi altına alan yağışlı havanın yol açtığı seller yer alıyor. Selin bilançosu oldukça ağır: 31 ölü. O da şimdilik, ölü sayısı daha da artabilir. Şimdi sel suları giderek çekiliyor ve yavaş yavaş gerçek tablo açığa çıkıyor.
Sel, kapitalistlerin çamurla gizledikleri bazı gerçekleri de açığa çıkardı. Bunlardan ilki tabii ki 7 işçi kardeşimizin servis denilerek bindirildikleri yük aracında can vermeleriydi. Nebahat SALKIM, Nuriye TAŞ, Bircan KARATAŞ, Özden BİNAL, Fikriye ÖZEN, Altın YÜKSEL ve Mevide KIRCI. 7 insan, 7 can ve aralarında gencecik fidanlar. Onlar patronlarının servisi ucuza mal etmek için kullandığı bir araçta can verdiler. Bunun adı cinayet, hatta vahşet… Bu işçi kardeşlerimiz Halkalı’daki Pameks Tekstil Fabrikasında 12 saatlik vardiyalar şeklinde çalışıyorlardı. Sabah 8.00 akşam 20.00 arası olan vardiyaları Ramazan ayından kaynaklı sabah 7.00 akşam 19.00 arasına alınmış. Ve bu bilgi sabahın 6.30’unda neden sele yakalandıklarını açıklıyor. Yani dizginsiz sömürünün devam etmesi için işçilerin çalışma saatleri azaltılmıyor sadece ayar çekiliyor. Kapitalizmde insan canının bir önemi olmadığını çok iyi biliyoruz, önemli olan patronların kârlarıdır.
Bir diğer gerçekse selin yoksul işçi mahallelerinde yarattığı ağır tahribat. Başbakan suçluyu hemen ilan etti: yoksul işçiler! “Dere kenarlarında ev yapanlar, yıkımlara karşı olanlar, şimdi bir kez daha düşünsünler” diyor Başbakan. Burjuvazinin ikiyüzlülüğü yine sahnede, hem de hiçbir sınır tanımadan. Rant alanlarını kendi yandaşlarına paylaştırmak isteyen ve bu yüzden yoksul işçi mahallelerini yıkmaya çalışan hükümete karşı, barınma hakkını rant yiyicilere kaptırmak istemeyen yoksul işçi ve emekçilerin mücadelesi 31 ölümün sorumlusu oluverdi bir anda.
Sonuçta 31 insanın ölümünde patronlar ve onların temsilcilerinin suçu açık bir şekilde görülüyor. Dostlar, yukarıda dediğim gibi yaşanan sel burjuvazinin çamurla örttüğü pislikleri açığa çıkardı. Onların dediği gibi doğa felâketi değil bu yaşananlar. Ölümlerin hepsi önlenebilirdi. Fakat bu sistem tam tersini dayatıyor. Ve bu yüzden her gün onlarca insan yaşamını yitiriyor. Bu sistemin artık tarihin çöplüğüne gönderilmesinin zamanı çoktan geldi. Örgütlü işçiler ancak bunu başarabilir. O yüzden herkesi örgütlü mücadeleye davet ediyorum. Kapitalizm felâkettir, onu ancak bilinçli ve örgütlü işçiler yok edebilir.