UİD-DER: 12 Eylül darbesi olduğunda nerede çalışıyordunuz?
Emekli-Sen üyesi Murtaza Yıldırım: Divriği Madenlerinde baş temsilci olarak çalışıyordum. Önce Türk-İş sonra DİSK üyesi olduk.
UİD-DER: 12 Eylül darbesi fabrikada ne tür değişiklikler yaptı?
M. Yıldırım: Fabrika kapatılmadı. Fakat mahallede, kasabada işçiler, temsilciler, sendikacılar gözaltına alındı. Elliye yakın işçi arkadaşımızın işine son verdiler. Askeri diktatörlük birçok kişiyi kasabada jandarmanın tutukevinde topladı. Suç isnat edilmeden “Ahmet götürülecek!”, “Mehmet götürülecek!” deniliyordu. Bizim TİS yılımızdı. Trenle Divriği’ye gidiyordum. Sivas istasyonunda askerler “yasak inemezsiniz, ihtilal oldu” dediler. İşyerine döndüğümde işçi arkadaşlar yanıma gelip “abi aranıyorsun” dediler. O günlerde askeri baskılar her yerde artmaya başlamıştı. Aynı isim ve soyisimde bir arkadaşımı tutuklamışlardı. Ben suçsuzluğumu kanıtlamak ve o arkadaşımı kurtarmak için jandarmaya gittim. 90 gün tutuklu kaldık. Aralıklarla işkenceler gördük. İşlemedikleri suçlardan dolayı iki yıl ceza alan çok sayıda arkadaşımız oldu.
UİD-DER: Bu baskıların, tutuklamaların nedeni neydi?
M. Yıldırım: Bizler çevremizde yaşanılan haksızlıklara karşı çıkıyorduk. Çevremizdeki fabrikaları sendikalaştırıyorduk. Köylere gidip, köylülerden işçi arkadaşlara destek olmalarını istiyor ve onları bilinçlendiriyorduk. Bulunduğumuz alanda dayanışma içinde, insanca yaşayacağımız taleplerimizi hayata geçirmek için mücadele ediyorduk. Devlet ise bizlere “vatan haini”, “terörist” damgası vuruyordu. Jandarma ve polis bilinçli işçileri baskı altında tutmaya çalışıyordu. Bizler faşizme ve zulme karşı anti-faşist bir cephe oluşturmuştuk. Askeri diktatörlük emekçilere, ezilenlere, çalışanlara karşı gerçekleştirildi.
UİD-DER: İşçiler ve sendikalar hangi haklarını kaybettiler?
M. Yıldırım: Genel anlamda baktığımızda darbe devrimci sendikalara karşı yapıldı. İş kanunları kökünden değişti. Kazanılmış haklar gasp edildi. Toplu sözleşmeler feshedildi. DİSK kapatıldı. Sendikal kanunlar değişti. İşkolu ve işyeri barajları getirildi. Sendikacıların yetkileri kısıtlandı. İşyeri temsilcilerinin yetkileri kısıtlandı. Sendikacı patrona “bu işçi bu kadar saat çalışacak” diyemeyecek hale geldi. “Naylon sendikacılar” dediğimiz sendikacılarla sözleşmeler imzalandı.
UİD-DER: Aradan 29 yıl geçti. Darbe nasıl bir toplum hedefledi?
M. Yıldırım: 29 yıl değil 1 yıl içinde her şey olup bitti. Silah zoruyla, baskıyla insanların boğazına bindiler. İnsanlar yolda yürüyemez, konuşamaz, yan yana gelemez oldu. Öyle bir toplum hedeflediler ki, konuşmayan, hakkını aramayan, suskun bir toplum yaratmak istediler ve başardılar. Çünkü mücadeleye önderlik edenleri öldürdüler, tutukladılar, gözaltına aldılar. Bütün insanlar baskı altına alındı. İşçiler kıpırdayamaz hale geldiler. Çalışma saati düzeni kalmadı. İşçiler haklarını arayamaz oldu. Taşeronlaştırmalar yaygınlaştırıldı.
UİD-DER: 12 Eylül’ü bir daha yaşamamak için taleplerimiz neler olmalı?
M. Yıldırım: Mücadele eden örgütler 12 Eylül’den ders çıkartan bir program çıkartmalıdır. 12 Eylül anayasasının kaldırılması, örgütlenme önündeki engellerin kaldırılması ve darbeyi yapanların yargılanmasını talep ediyoruz. Sadece Kenan Evren’in yargılanması yetmiyor. Darbe zihniyeti sürüyor. Bugünkü askerler ve siyasetçiler bu zihniyete karşı koymuyorlar. Bu karşı koyuşu ancak işçi ve emekçiler yapabilir. Örgütlenmede dar grupçu tavırlardan uzak durmalıyız. Ortak mücadele ve dayanışma daha da güçlendirilmelidir. Örneğin sendika konfederasyonları ortak mücadele etmiyorlar. Türkiye’deki kardeş kavgasını tetikleyen faşist unsurları engellemeliyiz.
UİD-DER: Teşekkür ederiz.