12 Eylül darbesinin üzerinden 29 yıl geçti. Geçen 29 yıla rağmen etkilerini halen üzerinden atamadığımız bu kanlı faşist darbeyi unutmadığımızı ve unutturmayacağımızı önce 12 Eylül Cumartesi günü UİD-DER olarak alanlarda haykırdık. Sonra da 13 Eylül Pazar günü Bostancı temsilciliğimizde bir seminer yaptık.
Seminerimizde öncelikle 12 Eylül’ü hazırlayan süreci ve sonuçlarını anlatan video ve slaytlardan oluşan bir sunum yapıldı. Ardından etkinliğimize gelen işçi dostlarımızla 12 Eylül’ü konuştuk. 12 Eylül’ün işkencesini, cezaevini yaşamış bir işçi ağabeyimiz bize o günleri anlattı. 12 Eylül’ü çocuk yaşta karşılayan arkadaşlarımız ailelerinin yaşadığı korkudan bahsettiler, sonrasında ise bu korkunun etkisiyle kendilerine hiçbir şey anlatılmadığını söylediler. Bu nedenle de burjuvazinin yalanlarını sorgulamaya başladıkları yaşa kadar Kenan Evren’in faşist yönünü bilmediklerini, hatta ona saygı duyduklarını anlattılar. Kendi öğrencilerini anlatan eğitim işçisi bir arkadaşımız da, Kenan Evren’e ya da darbeye dair hiçbir şey bilmeyen bir kuşak yetiştiği gerçeğine değindi.
Aslında bütün bu paylaşımlar bize bir şeyi çok net gösteriyordu. 12 Eylül öyle bir korku yaratmıştı ki toplumda, o dönemi yaşamış işçiler çocuklarına hiçbir şey anlatmayarak onları koruyacaklarını düşündüler. Ama farkında bile olmadan, korkunun gölgesinden yaşamayı öğrettiler çocuklarına.
Aramızda havaalanında çalışan işçi dostlarımız da vardı. En doğal hakları olan sendikalaşma hakkını kullandıkları için patronları tarafından nasıl baskıya maruz kaldıklarını anlattılar. İşte 12 Eylül bu demekti. Sendikal hakkın kâğıt üstünde kalmış bir yalan olması demekti. Sindirilmiş, korkutulmuş, cahil bıraktırılmış bir gençlik demekti. Daha çocuk yaştan itibaren askerileştirilen, sorgusuz sualsiz itaat etmeyi öğrenen bir toplum demekti.
Etkinliğimizi, bu karanlığı yaracağımız, güzel güneşli günleri yaratacağımız inancıyla, “Güzel günler göreceğiz çocuklar” şarkısını söyleyerek bitirdik. Evet, bu karanlık yarılacak. Bugün yapılan her grev, her direniş, taleplerimizi haykırdığımız her miting, derneğimizde yaptığımız her etkinlik, karanlığa yakılan birer mumdur. Bu mumlar bize güneşe çıkan yolu gösteriyor. Güzel güneşli günler, işçi sınıfının mücadelesiyle yeniden gelecektir.