Sabahın ilk ışıklarında kalkıp mücadeleye koyulmak, güzel bir gelecek ve herkesin mutlu olduğu bir dünya için çalışmak, insanları bu uğurda bir araya gelmeye davet etmek… Ben de bu mücadeleye UİD-DER çatısı altında başladım. Gelecek güzel günlerin elimizde olduğuna ve geleceğin kader olmadığına inandım. Çünkü yaşadığımız şu dünyada kapitalist sistemin çürümüş, kokuşmuş bir sömürü sistemi olduğunu artık görebiliyorum. Ve bu sistemi yıkacak olan sadece biz işçi sınıfı olabiliriz.
Ben de bu sistemin yıkılması için işçi sınıfının tarafında mücadele etmeye çalışıyorum. Bunu da kısaca bir anımla anlatmak istiyorum. Bir cuma sabahı UİD-DER’in İşçi Dayanışması bültenini dağıtmak için Gebze Feniş durağında arkadaşlarla toplandık. Bu dağıtımlar esnasında insan çok farklı duygular yaşıyor. Boşa uğraştığımızı, bunların boş işler olduğunu söyleyen, dünyayı bizim mi kurtaracağımızı soran kişilerle karşılaştığımda bazen umutlarım kırılsa da diğer taraftan çok farklı duyguları da yaşıyorum. Diğer işçi arkadaşların ilgi ve tebessümü, bu mücadeleye ve bize karşı hoşnutluğu, umut ve sevinç katıyor bana. Ben de bu yaşadıklarımla umudumu hiç yitirmemeye ve sonuna kadar mücadele etmeye çalışıyorum.
Her zaman, her sabah, her akşam bu mücadeleye işçi arkadaşlarımızı davet etmeliyiz. Bu mücadelenin hepimizin mücadelesi olduğunu ve birlikte karşı koyabileceğimizi asla unutmamalıyız. Bu vahşi kapitalist sistem ancak ve ancak işçi sınıfı mücadele ederse yıkılır.