UİD-DER’li işçiler olarak, işçi ailelerini ziyaret ediyor, gerek onların gerekse işçi sınıfının genel sorunları üzerine sohbet ediyoruz. İşçi Dayanışması’ndan bölümler okuyoruz. Bu sefer, sendika üyesi oldukları için işten atılan bir işçi ailesine ev ziyaretinde bulunduk. İşçi kardeşimiz evli ve iki çocuk babasıydı. İşçi kardeşimizin evinde, kendi evimizdeymiş gibi çok sıcak karşılandık.
Bu rahatlıkla önce işçilerin yaşadığı sorunlar üzerine sohbet ettik. Çocukların okul masrafları, ev kiraları, işsizlik, sendikalaşma mücadelesi ve süren direnişler hakkında konuştuk. Hayatın biz işçiler için her geçen gün çok daha zorlaştığını kendi yaşadığımız olaylardan hareketle dile getirdik. Tüm bu yaşadıklarımıza rağmen sohbetimizin geneline hâkim olan hava karamsarlık değildi. Bizler birbirimizle umudumuzu paylaştık. Birlikte mücadele edersek şartlarımızı değiştireceğimizi hep beraber konuştuk.
İşçi Dayanışması bültenimizin son sayısını da işçi kardeşimizin ailesine tanıttık. Bültenimizdeki iki haberi hep beraber okuduk ve tartıştık. Bu haberlerden biri dünyadan biri de Türkiye’dendi. Meksika’da krizin faturasını işçilere çıkartmak isteyen patronların çevirdiği dolapları işçi kardeşimiz şaşkınlıkla dinledi. Türkiye’de sel felâketinde adeta ölüme gönderilen tekstil işçileri ile ilgili habere konu olan gerçekleri de nefretle karşıladı.
Bizler işçi kardeşlerimizi fabrikalarda, sendikalarda, grev yerlerinde, mitinglerde, derneğimizde ve evlerinde ziyaret etmeye, dayanışma içinde olmaya devam ediyoruz. Çünkü sömürü düzeni bizleri bölmeye ve birbirimizden uzaklaştırmaya çalışıyor. Aynı fabrikada çalışan, aynı sorunları yaşayan bizlerin, birbirimizi yabancı biri olarak değil, sınıf kardeşi olarak görmekten daha doğal ne olabilir ki?