Bir 12 Eylül’ü daha geride bıraktık ama geride bıraktığımız sadece öylesine bir gün değil. Bu ülkede biz işçi sınıfına vurulmuş en büyük yıkımlardan biri. Tüm örgütlenmeler dağıtılmış, işçi sınıfının öz örgütlülüğü olan sendikalar kapatılmış. Ben ‘80 sonrası kuşaktanım, hayatım boyunca faşist bir darbe görmüş değilim, ama doğup büyüdüğüm bu topraklarda hep bu yıkımın vermiş olduğu o baskıyı hissetmek zorunda kalıyorum. Geçen yıl da 12 Eylül’ü protesto mitingine katıldım. O gün alana gelenlerin sayısı bayağı düşüktü ve herkeste biraz tedirginlik vardı. Ama bu yıl yağan yağmura rağmen katılım iyiydi ve coşkulu bir kalabalık vardı. Bizler UİD-DER’li işçiler olarak tüm anlamlı mitinglerde olduğu gibi bu mitingde de alandaydık. Sloganlarımız ve kararlı duruşumuzla, yağan yağmura inat okuduğumuz işçi marşlarımızla, faşizme geçit yok dedik.
‘80 sonrası kuşak olarak, ‘80 öncesi verilmiş mücadeleleri bugünlere de taşımak için örgütlenip mücadele etmemiz gerektiğini yaşadığımız koşulara baktığımızda daha iyi anlıyorum. Ve ben artık “acı çekme özgürlüğünü” istemiyorum, bu dünyada özgürce yaşamak istiyorum.