Bir süredir hastanemizde birtakım değişiklikler oluyor. İki devlet hastanesi birleştirildi. Artık iki ayrı hastanenin değil aynı hastanenin çalışanları olduk ve daha da kalabalıklaştık. Ben Validebağ’da çalışan bir işçi olarak bu durumdan mutlu oldum. Ama karşılaşacağımız ve bizi mağdur edecek uygulamalara karşı çıkamazsak kalabalık olmamız bizi mutlu etmeyecek. Çünkü bu kalabalık, yöneticilerin kimilerimizi işten çıkarması için elini rahatlattı. Çalışma koşullarımız değişmeye başladı. Çalışma düzeni değişti. Birçok arkadaşımıza gece nöbetleri kondu. Henüz işten atmalar yaşanmadı ama taşeronda çalışan arkadaşlarımız yeni bir iş aramaya çoktan başladılar.
Birleşmeden önce 300 kişi civarında iken şimdi 500’ü aşkın bir sayıya ulaştık. Farklı kadro ve statülerde çalışıyoruz. Ama birilerinin koyduğu yasalar nedeniyle aynı çatı altında örgütlenemiyoruz. Ayrıca birleştirme yapılan Üsküdar Devlet Hastanesinde en fazla üyeye sahip sendika, kamu çalışanlarının tek çatı altında birleşmesini ve güçlenmesini istemeyen AKP hükümetine yakın olan Memur-Sen’e bağlı Sağlık-Sen. Eskiden polis hastanesi olan bu hastanede çalışan arkadaşlarımız, en temel insani taleplerini savunamayacak derecede örgütsüz durumdalar. Çünkü bu sendika, hükümetin çalışanlara dönük politikalarını “kamu yararıdır, hükümeti bu konuda desteklemeliyiz” diyerek savunuyor.
Bir Validebağ çalışanı olarak bir süredir son aylarda yaşadıklarımızı düşünüyorum. Bir SES üyesi olarak bizler sendikamıza yeterince sahip çıkmadık. Hastanedeki tüm çalışanlar SES sendikasının açtığı davayı bekliyor. Ama işin kötü tarafı, sorunların “daha az” olduğu dönemde yeterince sahip çıkmadığımız sendikamızın hemen sorunları çözmesini bekler hale geldik.
Ama sendika biziz. Biz sendikalı ama örgütsüz sağlık çalışanlarıyız. Bu durumu değiştirmeliyiz. Şimdi çalışan sayısı artan ve sorunları da büyüyen hastanemizde örgütlenme ihtiyacı da büyüdü. Birleşmek ve güçlenmek zorundayız!