Ben bir fabrika işçisiyim. Çalışma temposunun ağırlığından, iş koşullarının kötülüğünden bedenimiz yorgun düşüyor. Daha düne kadar açılmamış sağlık karnelerimiz bugün artık açılmaya başlıyor. Geçenlerde arkadaşımın ameliyatı dolayısıyla refakatçi olarak hastanede kaldım. Hastane tamamen bürokratik bir şekilde işliyor. Normalde bir hastanın ameliyat edilmesine karar verilmişse edilir. Biz gittiğimizde, yatış için bir doktora, sonra da kıdemli bir doktora yönlendirildik. Kıdemli doktorun yatışı onaylaması gerekiyormuş. Sonra birkaç yere daha imza attırdıktan sonra yatış işlemini gerçekleştirdik. Yani anlayacağınız bir işkence sonrası işlerimizi hallettik. Oradan lavabo ihtiyacım dolayısıyla tuvalete gittiğimde ne göreyim, kapının arkasında “SATILIK BÖBREK” yazısıyla karşılaştım. Bu kadar mı dedim kendi kendime, bir insan nasıl böbreğini satabilir? Ama sonra, tüm ömrünü çalışarak geçirmesine rağmen bir insan nasıl açlıktan ölüyorsa, işte öyle satmak zorunda da kalır böbreğini diye düşündüm.
Evet dostlar, bizler bu kadar çelişkisi bol bir sistemde yaşıyoruz. Bu kadar bolluğun içerisinde, o kadar ürettiğimiz değerler varken bir insan BÖBREGİNİ SATABİLECEK hale gelebiliyor. Bir insan ameliyat olacağı zamana kadar bürokratik işlemler için koşturmak zorunda bırakılabiliyor. Anlaşılması gereken, bizlere burjuvazinin biçmiş olduğu yaşamı bizler her defasında yaşıyoruz. Peki, bunların durdurulması ve bu işkence dolu yaşamın sona erdirilmesi mümkün değil mi? ELBETTE MÜMKÜN.
İşçi kardeşler, bizler hayatın akışına kendimizi kaptırmak yerine hayatımıza sonu aydınlık olan bir rota çizmeliyiz. Tüm bu olumsuzluklar karşısında, fabrikamızdaki kötü koşullara, hayatın acımasızlığına karşı birlik ve dayanışma ortamını oluşturmalıyız. Hayatı yaşanabilir kılacak olan bizlerin birlik, beraberlik ve dayanışmasıdır.
Birleşen İşçiler Yenilmezler!