Yine içim buruk, yüreğim kin dolu bir güne girdim. Buna neden olan yine iş cinayetleri ve işçilerin ölüm haberleri. Ve bütün bu olanlara seyirci kalan, kör, sağır ve dilsiz bir toplum. Birkaç gün önce, Ş.Urfa’dan Konya’ya çalışmak ve eve bir lokma ekmek götürmek için giden tarım işçilerini taşıyan traktörün trenin altında kalması sonucu 3 işçi öldü, 16’sı ise yaralandı. İşçilerin koyun gibi traktöre tıkılması yetmezmiş gibi, bu işçilerin can güvenliği küçük bir çocuğa emanet edilmiş.
Kentlerde fabrika ağaları, kırlarda ise toprak ağaları birer vampir, birer çıyan ve kana susamış birer eli kanlı cani. Bizler de birer kurbanlık koyun. Evet, eğer bu gidişata bir dur demezsek, bir araya gelmezsek, kurbanlık için sırasını bekleyen birer koyundan farkımız olmaz. O zaman ne sahne, ne oyun, ne de figüran değişir. Ama sınıfımızı bilip birleşirsek kurbanlık koyun biz değil onlar olacak. Sahne değişecek, oyun değişecek, figüran da değişecek. Yeter ki sınıfımızı bilip safımıza gelelim.
İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek!