UİD-DER üyesi arkadaşlarımızla beraber İşçi Dayanışması bültenimizi dağıtmak üzere Topkapı’daki ÜLKER fabrikasına gittik. İşçiler sendikalıydılar. Arkadaşlarla beraber bültenimizi işten çıkan işçiler servislerine yönelmeye başladıklarında dağıtmaya çalıştık. Bazı işçiler bültenlerimizi almak istemeyip, sanki orada yokmuşuz gibi davrandılar. Bülten dağıtan arkadaşlardan biri sordu onlara: Siz de işçisiniz biz de işçiyiz, bizim fabrikamızda bir sürü sorun var, sizin sorunlarınız yok mu? “Yok” dedi karşısındaki işçi, “Benim hiçbir sorunum yok! Ben maaş gününü bekler paramı alırım, gerisi beni ilgilendirmez” gibi şeyler mırıldandı.
Önce insanların beyinlerindeki zincirler kırılmalı. Beyinlerdeki kelepçelerin anahtarlarını bulmalı artık. Bu insanların bir şeylerden korkup çekindikleri, sindirildikleri apaçık ortadaydı. Kapitalist sistem öylesine işliyor ki beyinlere, insanlar bencilleşiyor. Herkes kendini düşünmekle meşgul. Aslında işçiler birlik olsa, patronlar işçilerin yanında ne kadar da acizdirler. İşçi sınıfı örgütsüz olduğu için her zaman her yerde sömürülüyoruz. Kazanacağımız bir dünya var. Bazılarının yaşadığı mükemmel koşullarda yaşamak bizim de hakkımız. Kaybedecek neyimiz var ki? İşçi olan ve sorumluluklarının bilincinde olan işçi arkadaşlarıma soruyorum: Gerçekten de “sorunumuz yok” mu?