3 Ekim günü UİD-DER’le birlikte, Sinter Metal işçileriyle dayanışmak üzere organize edilen dayanışma gecesine katıldım. Dayanışma gecesi öncesinde Kartal’da bir de yürüyüş düzenlendi ve yürüyüşe de katıldık. Eylemin konusu kriz ve Imf politikalarıydı.
Kartal Meydanında düzenlenen eyleme katılım sınırlı gözüküyordu, fakat kürsüye çıkan direnişçi işçilerin coşkusu güzeldi. Özellikle Sabiha Gökçen Havalimanı’nda sendikalaştıkları için işten çıkartılan işçiler adına konuşan sınıf kardeşimizin söyledikleri anlamlıydı. İşçi kardeşimiz, sadece sendikalaşıp ekmeklerine sahip çıkmak istedikleri için, patronun üzerlerine çevik kuvvet polisini salarak onları işten attığını söyledi. Her şeye rağmen direnişlerini sürdürdüklerini ve mücadelelerine devam edeceklerini belirtti.
Sonra yürüyüşe katılan tüm gruplarla birlikte kortej düzenine geçerek çarşıya yöneldik. Tüm bu kalabalıkla birlikte olmak güzeldi. Sloganlar atarak çarşı kalabalığının içinden geçip dayanışma gecesinin yapılacağı salona ulaştık. Açılış konuşmalarının ardından Arjantin zanon fabrikasından bir kadın işçi önderi kürsüye gelerek, mücadele süreçlerini anlattı. Patronun fabrikayı bırakıp gittiğini ve kendilerinin hem üretime hem yönetime el koymak zorunda kaldıklarını anlattı. İşçilerin mücadelesinin sınır tanımadığını belirtti. Direnişleri sonucunda el koydukları fabrikada üretimi iki katına çıkartabilmeyi başarmış bu işçilerden birini görmek, benim için heyecan vericiydi. Finlandiya’dan katılan sendikacının ise hem manevi, hem de maddi olarak verdiği destek sevindiriciydi.
Yerel planda başlayan mücadelelerin dayanışmayla evrensel hale gelmesi bizleri daha cesaretlendiriyor ve işçi sınıfının sahipsiz olmadığını dosta düşmana gösteriyor.