Batı Afrika ülkesi Gine’de yaklaşık bir yıldır iktidarda olan askeri cunta rejimini protesto amacıyla yapılan 2 günlük genel grev çağrısı 12 ve 13 Ekimde hayata geçirildi. Halk kitleleri greve geniş bir katılım gösterdiler. Ülkenin başkenti Conarky’de büroların, dükkânların ve çarşıların büyük çoğunluğunun kapalı olduğu ve sokaklarda da tek tük araç bulunduğu görüldü.
Grevin başlıca çağrıcısı ve örgütleyicisi Gine Hür Sendikalar Ulusal Örgütüydü (ONSLG). Başka muhalefet grupları da ONSLG’yi desteklediler.
Grevin nedeni, 28 Eylülde cuntayı ve cunta liderini protesto amacıyla yapılan gösteriye askerlerin ateş açması sonucu 157 kişinin ölmesi, 1200’den fazla kişinin de yaralanmasıydı. Bu katliam sadece geniş halk kitlelerinde öfke uyandırmakla kalmamış, rejimin uluslararası planda da kınanmasına yol açmıştı.
İşte bu katliam üzerine ONSLG tarafından grev çağrısı yapılmıştı. Haber ajanslarına konuşan tanıklar, grev günü sokaklar asker ve polis dolu olmasına rağmen geniş kitlelerde korkudan eser olmadığını, herkesin ölenlerin yakınlarını başsağlığı için ziyarete gittiğini söylüyorlar.
2 hafta önce yapılan gösteri de 50 bin kişinin katıldığı büyük bir cunta karşıtı gösteri olmuştu. Bu gösterinin sebebi, cunta liderinin, daha önce reddettiği halde, seçimlerde başkan adayı olacağı yolunda söylentilerin güçlenmesiydi. Bütün askeri darbelerde olduğu gibi Gine’dekinde de cunta ülkeyi düzene sokacağı, reforme edeceği ve çabucak çekileceği vaadinde bulunmuş ve böylece kitlelerin yatışmasını sağlamaya çalışmıştı. Güya 2010’da seçimler yapılacak ve cunta lideri de bu seçimlere katılmayacaktı. Ancak, bir yüzbaşı olan cunta liderinin seçim kılıfı altında başkan olmak istediği kısa sürede ortaya çıktı.
Muhalefet grupları cunta liderinin kayıtsız şartsız görevden çekilmesini ve bir an önce seçimlere gidilmesini istiyorlar. Hatta cunta lideri çekilmeksizin askeri rejimle hiçbir surette görüşme yapılamayacağını duyuruyorlar. Ancak bazı muhalefet liderlerinin cuntacılarla görüşmeler yaptığı biliniyor.
Diğer taraftan cunta, bölgedeki diğer devletler tarafından da pek rağbet bulmuyor. Örneğin Batı Afrika Bölgesel Ekonomik Topluluğunun (Ecowas) başkanı, şu günlerde Nijerya’da başlayan görüşmelerde Gine’de bir “diktatörlük tehlikesi”nin olduğunu söyledi. Anlaşılan onlar da büyük emperyalist güçlerin tutumlarına göre yön çizmeye çalışıyorlar. Zira ABD dışişleri bakanı Hillary Clinton katliamı dehşet verici bulduğunu açıklarken, ülkenin eski sömürgeci gücü Fransa ise uluslararası müdahale çağrısında bulunmuş durumda.
Elbette bunlar yine de Gine’deki cuntanın kolayına devrileceği anlamına gelmemekte. Nasıl rejimi asıl sıkıntıya sokan geniş emekçi kitlelerin eylemi olduysa, ona gerçek anlamda son verebilecek olan da yine bu kitlelerin eylemi olabilir. Gineli işçi-emekçi kardeşlerimizin mücadelesini selâmlıyoruz.