Kapitalist sistem gün geçtikçe saldırganlığını arttırırken işçi sınıfı da büyümeye, güçlenmeye devam ediyor. Yaşanan krizle beraber açlık ve sefalet doruğa ulaşırken, işçi sınıfından yükselen sesler kapitalistleri korkutmaya başladı. Bunun en canlı örneklerinden biri de, Esenyurt Belediyesinin sendikalı oldukları için işten attığı işçilerin mücadelesi karşısında takındığı tavırdır. Direnişin ilk başladığı süreçte belediye aldırış etmezken, bugün saldırılara başlamıştır. Esenyurt halkının ve işçilerin yürütülen mücadeleye destek vermesi, bu direnişi sahiplenmesi, belediyeyi korkutmaya başladı. İşçilere saldırması bunun en bariz göstergesidir.
Direnişteki işçilere yapılan saldırılar, onların mücadelelerine bağlanmalarına ve nasıl bir sistemde yaşadıklarını sorgulamaya başlamalarına yol açmıştır. Bu bozuk sistemin kimlere hizmet ettiğini, işçilerin yaşamlarını kimlerin çalıp yok ettiğini daha açık görmeye başlamışlardır. Yaşanan her eylem işçi sınıfının sesinin biraz daha yükselmesine yol açıyor. Ama bu yükselişin kesilmemesi için örgütlü işçilerin sorumluluk alması gerekir. İşçilere sınıf bilincini, sınıfın gücünü en iyi şekilde aktarmak ve daha çok sayıda işçiyi bu mücadeleye katabilmek için emek harcamak gerekir. Yoksa bugün direnişte olan işçiler direniş bittikten sonra sistem içine çekilip eski yaşamlarına geri dönerler. Bunu engellemek bizim çabalarımıza bağlı.