22 Ekimde, Ankara’ya gelişlerinin 6. gününde, UİD-DER’li işçiler olarak Kent A.Ş işçilerini ziyaret ettik. Evet, Ankara Abdi İpekçi Parkı 17 Ekimden itibaren 56 işçiye ev sahipliği yapıyor.
Taşeron Kent A.Ş. işçileri 30 Nisanda İzmir Karşıyaka Belediyesi tarafından işten atılmışlardı. 120’si Karşıyaka Örnekköy Şantiyesi önünde, 56’sı Ankara yolunda olmak üzere 176 işçi işe geri alınmak için direniyorlar. Onlar her gün 20 kilometre yürüyüp 32 günde Ankara’ya geldiler. Geldiler ve her adımları ile direnen, mücadele eden ve birleşen işçilerin yenilmez gücünü dağa taşa, dosta düşmana, çevik kuvvete, jandarmaya ve patronlara duyurdular. İzmir-Ankara arasındaki yolun her santimetresi Kent A.Ş. işçisinin ayak sesleriyle inledi. Biz UİD-DER’li işçiler de, “Yaşasın sınıf dayanışması”, “Kent AŞ işçisi yalnız değildir” sloganlarıyla yanlarına gittiğimiz işçilerle sıcak ve anlamlı sohbetler ettik. Güzel sohbetimizin belki de en önemli sözlerini ise mücadele eden bir işçi arkadaşımız söyledi: “İşçiler ancak örgütlülüklerinden vazgeçmedikleri ve birlikte hak arama kavgası verdikleri zaman onurludurlar.”
Ziyaretimiz sırasında, bir Kent A.Ş işçisiyle şu söyleşiyi gerçekleştirdik:
UİD-DER: Çalıştığınız yerde ilk örgütlenmeye başladığınızda nasıl zorluklarla karşılaştınız?
Örgütlenmeye başladığımızda çok baskı altında kaldık. Çalıştığımız yer belediye olmasına rağmen işten atılma tehditleri aldık. Gerek telefonda gerekse doğrudan işverenin hakaretlerine maruz kaldık, sendikamızdan istifa etmeye zorlandık. Kimi arkadaşlarımızı ev ev, kahve kahve gezerek onlarla konuşup ikna ettik ve örgütlülüğümüzü bu duruma getirdik.
UİD-DER: Direnişinizden kısaca bahseder misiniz?
30 Nisan 2009’da iş akitlerimiz feshedildi. 1 Mayısta da işten atıldık. İşçilerin birlik, beraberlik, dayanışma gününde; en mutlu gününde biz işimizi kaybettik. Gerekçe olarak belediyenin bölünmesi ve alanın daralması gösterildi. Fakat işveren daha bizi attığı gün, yaklaşık 300 işçisi olan Altaş isimli taşeron firmayla anlaşma yaptı. Daha sonra da 3 taşeron firmayla daha anlaştı. Böyle bir durumda daralmadan söz edilemeyeceği çok açık ve net. Yaklaşık 6 aydır direniyoruz. Direnişimiz süresince çeşitli eylemler yaptık. Fakat herhangi bir sonuç elde edemedik. 16 Eylülde de Ankara yürüyüşünü başlattık. 32 günlük zorlu bir yürüyüşün ardından Ankara’dayız.
UİD-DER: Hem şantiye önündeki direnişe, hem Ankara yürüyüşü ve direnişine hangi taleplerle çıktınız?
Amacımız; işimize, ekmeğimize, çocuklarımızın geleceğine sahip çıkmak, insan onuruna yakışır biçimde sendikalı olarak çalışmak. Biz bu mücadelemizi sadece kendimiz için değil işçi sınıfı için, gelecek nesiller için de veriyoruz. Çalıştığımız yerlerde taşeron denilen sisteme karşı çıktığımız için mücadele veriyoruz. Ankara’da CHP’yle görüşmek için direnişimizi sürdürüyoruz.
UİD-DER: Bu direniş size, ailenize, iş arkadaşlarınıza neler kazandırdı?
Birçok arkadaşım ilk defa direnişe çıkıyor. Bu yüzden bize unutturulan birlik beraberlik duygusunu tekrar kazandık. İşçilerin tek dostunun emek ve emekten yana örgütler olduğunu öğrendik. Bizimle birlikte mücadelemize destek veren ailelerimiz de çok şey öğrendi. Çocuklarımız emeğin yüce bir değer olması gerektiğini öğrendiler.
UİD-DER: Önümüzdeki günlerde CHP görüşme talebinizi kabul etmezse ne yapmayı planlıyorsunuz?
CHP’den gelecek yanıt ve sonuca göre hareket edeceğiz. Biz bu kadar yolu boşuna tepmedik. İşimize geri dönmedikçe Ankara’yı terk etmeyeceğiz. Mücadelemiz sonuna kadar sürecektir.
UİD-DER: Teşekkür ederiz. Mücadelenizin sonuna kadar yanınızdayız.