Geçtiğimiz yıllarda, çalıştığımız işyerinde sayısı artan hamile kadınlar yüzünden patronun işleri aksamıştı. Bu durum patronu hayli rahatsız etmiş olmalı ki bize bir iş çıkışında sağlık semineri verdirmiş ve seminere getirmiş oldukları doktorun duyarlı bir doktor olarak gönüllü geldiğini özellikle söylemişlerdi. Doktor aile planlaması üzerine seminerini, çok çocuk sahibi olmanın maddi sıkıntılar yaşanmasını beraberinde getireceğini söyleyerek noktalamıştı. Oysa bizler yaşanan tüm sıkıntıların kaynağının patronların kâr hırsı olduğunu çok iyi biliyoruz. Bize ettikleri eziyetlerin sonu gelmiyor bir türlü.
Bu yıl ise işyerinde hamile kadınlara “işkence” planı uygulanmaya başlandı. Bildiğimiz üzere hamile bir kadın çok hassastır, onlara özenle yaklaşılmalı ve dikkat edilmeli. Çünkü ağır işler, stres ve aşırı yorgunluk, bedensel ve ruhsal olarak anne adayına ve bebeğe ciddi zararlar verir. Ama bundan işverene ne ki! Patronlar işlerinin bir saniye bile aksamasını istememektedir. Bu nedenle de biz işçiler onlar için sadece kâr etmeleri için işleyen ve durmaması gereken araçlarız.
Bu yıl çalıştığımız işyerinde yeni anne adaylarına yapılan muameleler insanlık dışı muamelelerdi. Sözcükler biz işçi kadınların içler acısı durumunu ifade etmeye yetmiyor. Çalıştığımız işyerinde sendika olmasına rağmen yaşanan sorunların önüne geçmek için temsilciler hiçbir çaba sarf etmemektedirler. 2008’in başından bu yana 4 arkadaşımız bebeğini kaybetti. Bunun sebebi ise hamile oldukları bilindiği halde ağır işlerde çalıştırılmalarıydı. Görüyoruz ki, gözü dönmüş patronların kâr hırsı anne karnındaki ufacık bedene bile kıymaktadır.
Bir işçi kadının yaşadığı sıkıntılara ve sorunlara bakın, bir de burjuva kadınların durumlarına. Bizler hasta, hamile ve özürlü denmeden bu halde bile sömürülüyorken, burjuva kadınların eli sıcak sudan soğuk suya değmemektedir. Neden dersiniz? Çünkü burjuva kadına bir patron adayını daha dünyaya getireceği için titizlikle bakılır. Oysa emekçi kadınlar ağır işlerde çalıştırılırken hamilelikleri patronun umurunda bile değildir.
Yakın tarihte bebeklerini kaybeden arkadaşlarımız işveren tarafından herhangi bir tedavi desteği görmedikleri gibi yine aynı işlerde aynı şekilde çalıştırılmaya devam ettirildiler. Bu arkadaşlara ikinci kez bebeklerini düşürmemeleri için işlerinde biz yardımcı oluyoruz. Çalıştığımız atölyede yeni evli olanlara ek olarak daha önce çocuk yapmayı erteleyenler de hamile kalınca, hamile arkadaşların sayısı arttı. Eminiz ki bir aile planlaması semineri daha verilecektir. Bekliyoruz bunu. Çünkü patronların hepsi ayrım yapmaksızın aynı amaç için bizim karşımızda dururlar.
Dostlar, biz kadın işçiler bu sıkıntıları derinden yaşıyoruz ve hiçbirimizin durumu diğerimizden farklı değil. Bu yüzdendir ki tüm fabrikalarda örgütlenmek acil bir görevdir. Bizler fabrikalarda kadınıyla erkeğiyle işçi sınıfı olduğumuz için patronlar tarafından sömürülüyoruz. Bu yüzden örgütlenmeli, örgütlemeli ve mücadele bayrağını yükseltmeliyiz. Hiçbir zaman unutmamamız gereken bir gerçeğimiz var: Kadının kurtuluşu insanlığın da özgürleşmesidir!