Ben klima ve kombi parçaları üreten bir fabrikada çalışıyorum. Çalıştığım fabrika sezonluk iş yapıyor. Patron sezon başında çok sayıda işçi alıp sezon sonunda işine gelmeyenleri kapı dışarı ediyor.
İşlerin azaldığı dönemlerde işçiler üzerinde birçok baskı kuruluyor. Öncelikle “iş saati bitimine kadar makineler hiç boş kalmayacak, tuvalete giderken bile yerinize biri bakacak”, diyerek baskı kurmaya çalıştılar. Bunda, sorumluların da etkisiyle ilk haftalarda başarılı oldular. Bununla yetinmeyip her gün yeni bir uygulama çıkarmaya başladılar. Bugünlerde de kronometre ellerinde başımıza dikilip zaman tutuyorlar. İşçi değil sanki birer maraton koşucusuyuz. Neymiş efendim saatte falanca miktarda malzeme üretilecekmiş. Nefes almadan sürekli hızlı çalışırsak belki bu sayıyı tutturabiliriz. Sanıyorlar ki işçiler birer robot, her saniye aynı performansla çalışabilirler. Hiç olmayacak kadar malzeme üretmemizi istiyorlar bizden. Kronometreler durmak bilmiyor, sürekli olarak birimizin başında yeniden çalışıyor.
Bizler örgütsüz olduğumuz koşullarda patronların bu tür baskılarına maalesef ki boyun eğmek zorunda kalıyoruz. Bugüne kadar bizlere öğretilen “patron olmazsa nasıl ekmek parası kazanırız” mantığını bir kenara bırakıp olaylara kendi sınıfımızın penceresinden bakmalıyız. Kronometreleri elimize alıp her şeyi yeniden başlatmalı, hep birlikte hareket edip patronların karşısında bir yumruk gibi devleşmeliyiz. Ancak böyle yaparsak biz işçiler tüm haklarımızı alabiliriz.