Geçtiğimiz Pazar günü derneğimiz UİD-DER’de çeşitli sektörlerden işçilerle birlikte Ekim Devrimi’nin yıldönümünü kutladık. İşçi sınıfının mücadele tarihindeki bu kızıl yaprağın sayfasını çevirerek, sınıf belleğimizi tazeledik.
1917 Ekiminde Rus işçi sınıfı, kapitalizmi dünyanın üçte birinden silip atmıştı. Birinci Dünya Savaşının ağır koşullarında açlık ve yoksulluk çeken geniş halk kitlelerinin unutulmaz başkaldırısı, bugün için bizlere ne anlatıyor? O günleri yaratan öfke neydi? Bu soruların cevabını almaya çalıştık.
Bugünden geriye dönüp baktığımızda, yaşananlar uzak tarihimize ait bir efsane gibi görünse de gerçekte işçiler iktidarı patronların elinden almayı başarabildiler. Bunları sınıf kürsüsüne çıkan işçilerin ağızlarından tekrar hatırlamak anlamlıydı. Meselâ bir arkadaş şöyle konuştu: “Ekim hâlâ yaşıyor, meselâ bu salondaki arkadaşların yarısı kadın; kadınların seçme ve seçilme özgürlüğü ilk kez Ekim Devrimi sayesinde yasalaştırıldı. Ardından birçok Avrupa ülkesinde ve dünyanın diğer ülkelerinde burjuvazi kadınlara bu hakkı tanımak zorunda kaldı. Bir diğer kazanım ise 8 saatlik işgünü. Bu da aynı şekilde Ekim Devrimi sayesinde yaygınlaştı.” Başka bir arkadaş ise, “Ekim’in yarattığı sovyet deneyimi hâlâ ufkumuzu genişletiyor” diyerek o günlerin bilincimizde sönmeyen bir ateş olduğunu vurguladı. Diğer bir işçi ise, “Ekim’i yaratan işçilerin mücadeleyi ilk önce fabrikalarında patronlarına karşı başlattıklarını” anlatarak mücadele hattının fabrikalardan ve işyerlerinden geçtiğini hatırlattı.
92 yıl sonra Ekim Devrimi’nin hatırasının ve mirasının biz işçilerin zihninde hâlâ canlı olduğunu görmek benim için umut vericiydi. Kapitalist krizlerin sorumlusu patronlar sınıfını bir kez daha devirecek olan ve geleceği şekillendirecek olan güç hâlâ işçilerin ellerinde. Gücünü işçi sınıfının tarihinden alan bilincimiz en kuvvetli silahımızdır.
Yaşasın İşçilerin Uluslararası Mücadele Birliği!