
Deri-İş Tuzla şubesinin 29. Olağan Genel Kurulu, Tuzla İdris Güllüce Kültür Merkezinde yapıldı. Şube genel kurulunda iki liste yarıştı. Kongreye çok sayıda deri işçisi, çeşitli sendikalardan yöneticiler, UİD-DER, DTP, EMEP ve ESP de katılarak destek verdi. Saygı duruşu ile açılan kongrede, eski Kazlıçeşme şube başkanı Hüseyin Ateş, Hava-İş’ten Munzur Pekgüleç, Deri-İş Genel Başkanı Musa Selvi ve UİD-DER Tuzla temsilcisi birer konuşma yaptılar. Şube faaliyet raporunun okunması ve delegelerin faaliyet raporunu değerlendiren konuşmalarıyla kongre devam etti.
Bu bölümde şubenin 3 yıllık faaliyeti değerlendirildi. Sendika yönetimine yeni aday olan Metin Şekerci listesindeki delegeler, örgütlü işçi sayısının 820’lere kadar gerilediğini, sendikal eğitimlerin yeterli düzeyde yapılmadığını, bürokratik tutumların sendikaya hâkim olduğunu, patronların baskılarına boyun eğildiğini, taşeron ve geçici işçilerin kazanılmadığını belirten konuşmalar yaptılar. Mevcut yönetimi, yani Binali Tay’ı destekleyen delegeler ise, yapılan eleştirilere cevap verdiler. Bu delegeler eleştirilerin neden kongreye saklandığını sordular. Sendikanın krize karşı deri işçilerinin haklarını korumak için canla başla çalıştığını belirttiler. Yönetime aday olan her iki listeyi de desteklemeyen ve militan sınıf sendikacılığı anlayışını savunan delegeler de söz alarak birer konuşma yaptılar. Bu delegeler, sendika konfederasyonlarının Kürt sorunu konusundaki tutumlarını eleştirerek, Kürt sorunu konusunda demokratik bir tutum almaları gerektiğini dile getirdiler. Militan sınıf sendikacılığını savunan delegelerden birisi konuşmasını şöyle sürdürdü: “Sendika kongresi mücadeleyi ileriye iten bir kongre olmalıdır. Deri işçilerinin deneyimli işçilerden öğrenecekleri çok şey var. Patronların saldırıları devam ediyor. Deri patronları insan ihtiyacına göre değil kâr için üretim yaptıklarından, işçiler birçok sorunla karşı karşıya geliyor. İş güvencemiz yok, hakkını arayan işçiler kapı dışarı ediliyor, iş kazaları yaşanıyor. Yoğun mesailer işçilerin sosyal yaşamını yok ediyor. İşyerinde örgütlü olmalı ve sendikal mücadelemizi ileriye taşımalıyız. Bunun için mücadele tarihimizi öğrenmeliyiz. Genç deri işçileri olarak haklarımızı söke söke almasını bilmeliyiz. Hangi liste kazanırsa kazansın sendikamıza sahip çıkmalıyız.” Ayrıca Kazlıçeşme ruhunun sendikaya örnek olması gerektiğini, hangi liste seçilirse seçilsin mücadeleyi ileriye taşımak, seçilmişleri denetlemek ve taşeron işçileri örgütlemek gerektiğini belirtti.
Ayrıca Divan Kuruluna verilen bir öneriyle, Onur Öymen’in Alevi ve Kürt düşmanı konuşmaları protesto edildi. Salonda sık sık “Yaşasın Hakların Kardeşliği”, “Birleşen İşçiler Yenilmezler”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması” sloganları haykırıldı.
134 delegenin oy kullandığı seçimlerde Binali Tay’ın listesi yeniden Tuzla Deri-İş yönetimine seçildi. Tay, yeni dönemde mücadele gündemini şöyle sıraladı: Örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması, Kürt sorununda demokratik çözümden yana tutum alınması, işçilerden yana sosyal-ekonomik politikaların hayata geçirilmesi, doğa ve çevrenin korunmasına ağırlık verilmesi, sendikal baraj ve noter gibi engellerin kaldırılması ve demokratik ortamın güçlendirilmesinde sendikaların daha fazla sorumluluk alması.
Deri-İş kongresi geride kaldı. Ancak deri işçilerinin tüm sorunları olduğu gibi yerinde duruyor. Patronların sigortasızlaştırma, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma ve diğer saldırılarına güçlü bir şekilde cevap vermenin yolu taban örgütlülüklerini güçlendirmekten geçiyor. Taban örgütlülüklerini yaratan işçiler sendikal mevzilerini de güçlendirmiş olacaklardır. Yönetime seçilenlerin denetlenmesinin ve hesap verebilmesinin yolu da işçilerin taban örgütlülüklerini yaratmaktan geçiyor.