Tunceli Dernekleri Federasyonu (TUDEF) 13 Aralıkta Kadıköy’de “Dersim ’38 Katliamdır, Arşivler Açılsın Hesap Verilsin” mitingi düzenledi. Soğuk ve yağışlı havaya rağmen binlerce kişinin katıldığı mitinge TUDEF’in yanı sıra sosyalist çevreler ve işçi örgütleri de katıldı. UİD-DER de, “Başka Bir Ulusu Ezen Ulus Özgür Olamaz” pankartıyla mitingde yerini aldı. Saat 11’de Tepe Nautilus önünde toplanmaya başlayan kitle Kadıköy İskele Meydanı’na doğru yürüyüşe geçti. TUDEF, Dersim isminin iade edilmesini ve arşivlerin açılmasını istedi.
Kortejlerin en önünde “Sürgünler Kayıplar ve Evlatlık Alınanların Listesi Açıklansın” pankartı yer aldı. TUDEF kortejinde CHP’li Onur Öymen’in Hitler bıyıklı resimleri taşındı. Yürüyüş ve miting boyunca Dersim katliamını lanetleyen sloganlar haykırıldı. Alevi dernekleri sıklıkla şu sloganları haykırdı: “Dersim Onurdur Onuruna Sahip Çık”, “Arşivler Açılsın Hesap Verilsin”, “Faşist Öymen Hesap Verecek”, “CHP Halka Hesap Verecek”.
Alanda yerini alan UİD-DER’in taşıdığı dövizler ve sloganlar dikkat çekiciydi: “Dersim Halkından Özür Dilensin, Sorumlular Yargılansın”, “Katliamların Hesabını Soralım”, “Ezilen Halklara Özgürlük, Diller ve İnançlar Üzerindeki Baskılara Son”, “CHP: Cuntasever, Halk düşmanı, Postal partisi”, “Milliyetçi Saldırganlığa Geçit Vermeyeceğiz”.
Mitingde ilk konuşmayı Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu Başkanı Yaşar Kaya yaptı. Kaya, Zazaca yaptığı konuşmada, Dersim’de yapılanların bir katliam olduğuna değindi ve katliama dair arşivlerin açılmasını istedi.
TUDEF Başkanı Özkan Tacer de bir konuşma yaptı. Tacer konuşmasının başında, “Bu bir çığlıktır. Biz, bildiklerini unutamayan ama anlatamayanların çocuklarıyız. Anlatanın da dinleyenin de utandığı, sürgüne gönderilenlerin torunlarıyız” dedi. Tacer, Kürt sorununu “Dersim Katliamı” gibi çözmeyi düşünen Onur Öymen’i ve onun zihniyetini taşıyan CHP’yi kınadığını söyledi. Tacer, DTP kapatılsa da TUDEF olarak onların yanlarında olacaklarını ve yeni girişimlerini destekleyeceklerini ifade etti. Tacer, Dersimlilerin tepkilerini meydanlarda ilk kez haykırdığını söyledi. Tacer, konuşmasını Seyid Rıza’nın idam edilmeden önce söylediği şu sözlerle tamamladı: “Evladı Kerbelayık. Bihatayık. Ayıptır, zulümdür, cinayettir.”
Mitingde, Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız da bir konuşma yaptı. Balkız, besleme olarak götürülen kızlarının nereye götürüldüklerinin açıklanmasını istedi. Ali Balkız konuşmasının devamında şöyle dedi: “Cahilin biri bir laf etti. Ama iyi etti. Bize şimdiye kadar konuşmayın, kaşımayın diyorlardı. CHP’ye çok partili dönemden beri oy verenlere sesleniyorum. Dersim’de CHP’nin yaptıklarını ne Franko ne Hitler ne de Saddam’ın askerleri yapmıştır. Dersim çağımızın Kerbela’sıdır. Dersim’de binlerce insan katledildiğinde Hitler henüz o tarihte gaz odalarını icat etmemişti. Bu Cumhuriyet devleti Seyid Rıza’yı yaşını küçülterek idam etti. 17 yaşındaki Erdal Eren’i yaşını büyüterek idam etti.”
DTP Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis ise, CHP’li Onur Öymen’in “Dersimde analar ağlamadı mı?” sözlerini hatırlatarak, CHP’nin ve Kemalistlerin “yaşananlar bir zorunluluktu” söylemini eleştirdi. Halis, AKP’nin Alevi açılımında da aynı demokratik açılımda olduğu gibi ikiyüzlü davrandığını belirtti. Buna örnek olarak, Alevi Çalıştayına Maraş katliamının sorumlularından birisi olan eski MHP’li, şimdi ise BBP’li olan Ökkeş Şendiller’in çağırılmış olunmasını gösterdi. Halis, CHP’ye oy veren Alevilere seslenerek, CHP’nin katliamcı zihniyetin devamcısı ve savunucusu olduğunu söyledi. Halis, CHP’nin, Ergenekon sanıklarının avukatlığını üstlenip yargıyı eleştirdiğini, sıra DTP’nin kapatılmasına geldiğinde ise aynı yargıya saygı duyduğunu ifade etti. Halis, DTP’nin kapatılmasının barışa vurulmuş bir darbe olduğunu söyledi.
Dersim katliamının üzerinden 70 yıl geçmiş olmasına rağmen, egemenler yaptıkları katliamların hesabını hâlâ vermediler. Yapılan katliamların ve sürgüne gönderilenlerin belgeleri devletin arşivlerinde saklı tutuluyor. Dersim’de katledilenlerin ve sürgüne gönderilenlerin çocukları şimdiye kadar seslerini duyuramamıştı. Ama artık bu suskunluklarını bozup alanlara çıkarak sorumlulardan hesap sorulması gerektiğini haykırıyorlar. Tarih göstermiştir ki, on yıllar ve hatta yüzyıllar geçse de gerçeklerin üzeri örtülemez ve direngen olan gerçekler bir gün yeniden ortaya çıkar. İşte Dersim katliamının 70 yıl sonra tartışılmaya başlanması bunun çarpıcı bir örneğidir. Türkiye işçi sınıfı, egemenlerin milliyetçi kışkırtmalarına kapılmamalı, katliamların sorumlularından hesap sorulması ve Kürt halkının demokratik taleplerinin karşılanması için mücadele vermelidir. Bu mücadele, aynı zamanda Türkiye işçi sınıfının da özgürleşmesini beraberinde getirecektir.