UİD-DER’in hazırladığı “Grev ve Direniş Deneyimlerinden Süzülenler” konulu etkinliğe geldiğimizde arkadaşlar bizi sıcak ve güler yüzle karşıladılar. Söyledikleri şarkılar ve şiirler işçi sınıfını yani bizleri anlatıyordu. İzlediğimiz belgeselde Mersin Liman direnişinin de olması bizi çok sevindirdi. Belgeseldeki en vurucu nokta, farklı şehirlerde ve farklı sektörlerde çalışan işçi kardeşlerimizle aynı sorunları yaşadığımızı görmekti. Hepimiz bir yerlerde mücadele veriyoruz, belki birbirimizden haberimiz var, belki yok. Ama anlattığımız şeyler ne kadar da benziyor birbirine. Özellikle Paşabahçe fabrikasındaki işçi arkadaşımın anlattıkları beni çok etkiledi. Yaptığı yorumları dinledikçe, içimi okuyor sanki dedim kendi kendime ve bana yalnız olmadığımı hissettirdi.
Belgeselde konuşan başka bir işçi, işçilerin sendikalarına sahip çıkmadıklarında, denetlemediklerinde ve bilinçli mücadele yürütmediklerinde sendika bürokratlarıyla karşılaşacaklarını çok güzel anlattı. O an eğer işçiler mücadele araçlarına sahip çıkmazlarsa bürokratzede olurlar diye düşündüm.
Etkinliğin sohbet bölümünde işyeri komiteleri hakkında konuştuğumuzda; UİD-DER’li bir arkadaş bize komitelerin ne olduğunu, işçi mücadelesindeki önemini anlattı. Biz de direniş döneminde komite oluşturmuştuk. Ama bunun devamlılığını sağlayamadık. Özellikle işbaşı yaptığımızda bunun eksikliğini bir grup arkadaşla derinden hissettik.
Örgütlenme sürecinde gizliliğin önemi anlatıldığında biz nasıl mücadeleye başladığımızı anlattık. Çok güvenilir işçilerle mücadele başlatılırsa yüzlerce işçinin örgütlenme süreci patronun kulağına gitmemiş olur. Biz çoğunluğu sağlayıp mahkemeye işkolu tespiti için başvurduğumuzda patron sendikal mücadelenin yeni farkına varabilmişti. Onun öncesinde şüphelenmişti ancak bizi tek tek sıkıştırdığında, biz hiçbir şeyi belli etmiyorduk.
Direnişleri ve grevleri ayakta tutan fonların önemi anlatıldı bizlere. Bu fonu oluşturarak başlayan mücadelelerle, fonun oluşturulmadığı mücadeleleri karşılaştırdık. TÜMTİS’te örgütlü işçilerin ufak meblağlarla oluşturdukları fonları anlattık biz de. Türkiye’nin dört bir yanından o fondan bize yardımlar geldi. Yapılan dayanışma etkinlikleriyle bu miktar birleştiğinde direnişimiz mutfaktan kırılmamış oldu. En azından ekmek alabilecek paramız oluyordu evimizde.
Ben sınıf mücadelesi yürüten UİD-DER’e işçi sınıfı içindeki çalışmaları ve bizlere kattığı şeyler için çok teşekkür ediyorum. Ve bu tür çalışmaların devamlılığının bizler için önemini bilerek başarılarınızın devamını diliyorum.