UİD-DER Gebze temsilciliğinde düzenlemiş olduğumuz programla yeni yılı hep birlikte karşıladık. Fabrikalardan, mahallelerden işçi arkadaşlarımızın yanı sıra öğrenci kardeşlerimizin de katıldığı gece, dernek üyesi bir arkadaşımızın açılış konuşmasıyla başladı. Derneğimizin çalışmalarını ve amaçlarını anlatan videonun büyük alkışlarla sona ermesinin ardından derneğimizin temsilcisi bir konuşma yaptı. Arkadaşımız konuşmasında 2009 yılında yaşanan olaylara değinirken, dünyada yaşanan krize karşı işçi sınıfının nasıl bakması ve neden mücadele etmesi gerektiğini vurguladı.
Temsilci arkadaşımızın konuşmasının ardından küçük bir ara verilerek yemeklerin yenileceği bölüm için hazırlık başladı. Arkadaşlarımızın hazırlamış oldukları güzel yemekleri hep birlikte yedikten sonra sıra şiir ve müziklerin yer alacağı bölüme geldi. UİD-DER korosunun hazırladığı şarkı ve türküler, şiir grubunun hazırladığı kavga ve aşk şiirleri, duygularımızı bir kez daha yoğunlaştırdı.
Zaman, hiç farkına varmadan su gibi akıp gidiyordu. Beklediğimiz o an yani sınıf kürsüsünde konuşma sırası bizlere gelmişti. Bu heyecanlı ve coşkulu gecemizde konuşmalarını yapmak için kürsüye çıkan arkadaşlarımız özetle şunları ifade ettiler:
Lise öğrencisi: Okulda hocam benden bir şiir okumamı istedi. Ben de Nazım Hikmet’ten “Kerem Gibi” şiirini seçerek okumak istedim. Okuyacağım şiire beni burada bulunan işçi arkadaşlarım hazırladı. Şiirdeki sözler beni öylesine etkiledi ki nereye gitsem aklımdan çıkmıyordu. Artık dünyaya farklı bakar oldum. Aynı zamanda Nazım Hikmet’in biz işçilerin emekçilerin şairi olduğunu anladım.
Kadın metal işçisi: Patronlar sınıfı işçi sınıfını bölmek için her türlü oyunu oynamaktan vazgeçmiyor. Bunlardan bir tanesi de güvensizlik. Patronlar sınıfının amacı işçi sınıfın ayağa dikilmesini önlemek ve bizleri basit birer köleye çevirmek. Fabrikada yanımızda iş kazası geçiren arkadaşımıza bile elimizi uzatamıyoruz. Ben dayanışmayı, kardeşliği kısacası insan olmayı UİD-DER’de öğrendim. Yaşasın örgütlü mücadelemiz!
Havaalanı işçisi: Her alanda artık sorularımı somut soruyorum. Artık dinlediğim, izlediğim her şeye inanmıyorum çünkü patronların kâr düzeni bizleri uyutmaya çalışıyor. Duygularımızı köreltiyor ve insan olmaktan çıkarıyor. Derneğimiz içinde bir yılımı doldurdum, şimdi çok değiştim ve ben de arkadaşlarımı değiştirmeye çalışıyorum. Hepinize teşekkür ederim.
Metal işçisi: Bugün bir sayfayı daha çevireceğiz. Acısıyla tatlısıyla, sevinciyle umuduyla, yarınıyla bugünüyle birlikte olacağız. Bulunduğumuz her alanda örgütlülüğümüzü genişleteceğiz. Kendimizden başlayarak işçi sınıfını örgütlemek için tüm çabamızı gösterelim. Yeni yılda mücadelemizi hep birlikte büyüteceğiz.
İşsiz bir kadın işçi: Bu yıl biz işler açısından oldukça zor geçti. Zaten yaşam koşullarımızın ağır ve zor olduğu gerçeği üzerine bir de sistemin krizi eklendi. İşsiz kaldık ve var olan sosyal haklarımız birer birer ellerimizden alındı. Yeni yılda da böyle olmayacağının garantisi yok. Artık oturduğumuz yerden kalkmalı ve örgütlenmeliyiz.
Lastik sektöründen bir kadın işçi: Gece vardiyasından döndüğümde sabah yatmadan önce haberlere göz attım. İzlediğim bir programda bu yılın sanatta, zenginlikte, sporda en büyükleri konu edilmişti. Düşünüyorum da şimdi bu zenginliğe zenginlik katanlar kimler? Tabii ki biz işçileriz. Zenginlikleri yaratan, üreten biz işçileriz. Ama bu zenginliklerden yaralanamayan da biziz. Bizlerin mücadele etmekten başka çaresi yok.
Metal işçisi: Çalıştığım fabrikada bir gün öncesinde patron ve vekilleri kendi aralarında yemekli bir kutlama yapmışlar. Kendilerine yeni yıl hediyesi almayı da unutmamışlar. Sarar marka gömlekler, ceketler, pantolonlar almışlar. Bu ziyafetten arta kalanlar bizlere sunuldu. Ben ve yanımdaki işçi arkadaşım artakalanları getirmeye patronun odasına çıktık. Sarar marka hediyeleri görünce bunlar bize mi diye sordum. Orada olan ustabaşı bana dönerek “sen fakirsin anlamazsın, onlar zenginleri sarar fakirleri sarmaz” dedi. Ustabaşının bu sözleri beni biz kez daha içinde bulunduğumuz düzeni sorgulamaya itmişti.
Kadın metal işçisi: “Derneğimizin birinci yılıydı ve ben yeni katılıyordum bu büyük aileye. Derneğimiz 3 yılını geride bıraktı. Ben bu aile içinde gözlerimi dünyaya yeni açan bir bebek gibiydim. Beni koruyan, hayatta karşılaşabileceğim sorunlara hazırlayan, bir anne gibi seven, aynı zamanda kavga arkadaşı olan derneğimiz büyüyor. Şimdi bu ailenin bir ferdi olarak derneğimizin faaliyetlerine tüm işçi arkadaşlarımızı katmalı ve mücadelemizi genişletmeliyiz.
Saattin 12’yi göstermesiyle birlikte “dünya yerinden oynar, işçiler birlik olsa” sloganı ve ardından halaylarla, gece uzun alkışların sonunda sona erdi.
Yaşasın yeni bir yılda örgütlü mücadelemiz!