8 Ocak Cuma günü, Türk-İş Başkanlar Kurulu’nun aldığı karar doğrultusunda pek çok kamu işletmesinde 1 saat iş bırakıldı. Eylem günü, Tez-Koop-İş İstanbul 5 Nolu Şubesi ve Ses Aksaray Şubesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde yürüyüş ve basın açıklaması yaptı. Hastane bahçesinde yapılan yürüyüşte, “Tekel İşçisi Yalnız Değildir”, “Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz” sloganları atıldı.

Basın açıklamasında ilk konuşmayı yapan Aksaray SES şube başkanı Songül Beydilli şunları söyledi: “Bizden ne kadar korktuklarını görmemek için kör olmak gerekir. Bir saatlik iş bırakmamıza bile katlanamıyorlar. Kantinlere, otoparklara varana kadar taşeron firma sokuyorlar, tek dertleri bizleri bölüp gücümüzü azaltmak. Sermaye kârdan başka hiçbir şeyi düşünmez. Sağlık ve eğitim hakları, parası olanın satın alabileceği bir mala dönüştürülerek, hak olmaktan çıkarılıyor. Hastaneler, okullar işçilerin vermiş olduğu vergilerle dönüyor. Tekel işçisi direnişin simgesidir. Bir saat, iki saat değil, tamamen üretim durmalı, genel grev olmalıdır. Çünkü artık bıçak kemiğe dayandı. Gerçekleri görmek çok zor değil. Yarattıklarımıza ve yaşadıklarımıza bakalım. Görmemek ve hak aramamak için aptal olmak gerekir. Tekel işçilerinin vermiş olduğu mücadelede sadece onların değil, hepimizin mücadelesidir.”

Tez-Koop-İş 5 Nolu Şube yöneticilerinden

Safiye Çakıcı’nın okuduğu basın metninde ise şunlar dile getirildi: “Patronların kâr hırsı sınır tanımıyor. Daha çok kâr için bir yanda aşırı üretim yapılırken, bir yanda da emeği ucuzlatılarak alım gücü düşürülmüş milyonlarca emekçi yer alıyor. Üretilenin satılmaması sonucunda krize giren kapitalist tekeller, faturayı krizin yaratılmasında hiçbir sorumluluğu olmayan emekçilere ödetmek istiyor. Özelleştirme adı altında, vergilerimiz ve emeğimizle yarattığımız kamu kurumlarını yağmalıyorlar. Vergilerimizden oluşan bütçe halka değil, işsizlik fonu işçilere değil teşvik ve benzeri adlar altında patronlara aktarılırken işsizlik artıyor. Açlık sınırının 795, yoksulluk sınırının 2588 lira olduğu ülkemizde asgari ücret 577 lira. Tüketim mallarına yapılan zamlarla, ücretlere yapılan zamlar fazlasıyla geri alınıyor. Çalışanlar işçi, memur, taşeron, 4-b/ 4-c, sözleşmeli, kadrolu olarak parçalanıyor. Geçtiğimiz yıllarda kamudaki geçici işçileri kadroya alıyoruz diye kamuya işçi alınmasına yasak getiren hükümet, o zaman işçileri 4-b’ye geçmeye zorlarken, şimdi de tütün fabrikalarını kapatıp, işçileri on ay süreli 560 TL aylıkla 4-c adı altındaki kölelik statüsüne geçmeye zorluyor. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir uygulamaya daha imza atan hükümet, itfaiyeyi taşerona devredip, itfaiyecilere taşeron şirkete geçmeleri için baskı uyguluyor, zorbalık yapıyor.”

Sağlık hizmetinde tedavinin başarısını değil, işlem sayısını ve kârı performans ölçütü olarak kabul eden, hastaneyi ticarethane, sağlıkçıları tahsildar haline getirmeyi amaçlayan hükümetin, çalışanlar arasında rekabet ve eşitsizliği körüklemek istediğini ifade eden Çakıcı, sözlerini şöyle bitirdi: “Susmayacağız! İstanbul Üniversitesinde çalışan işçiler, memurlar ve öğrenciler olarak gücümüzü birleştireceğiz, birlikte mücadele edeceğiz. Ayın 15 ve 22’sinde de işçiler çalışmama hakkını kullanacaklardır.”

“İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek” sloganıyla basın açıklaması sona erdi.